Üstün Yetenekli Çocuklar Ve Duygu Düzenleme Doç.Dr.Aslı Bugay
Üstün yetenekli olmak günümüzde kulağa en hoş gelen sıfatlardan biri gibi kullanılmaktadır. Zeki, başarılı olmak gibi birçok güzel özelliği çağrıştırması ile birlikte, üstün yetenekli olmanın bireylerin sırtında yarattığı duygusal kamburlar göz ardı edilmektedir. Bu öğrenciler genellikle yüksek IQ nedeniyle çevrelerinden farklı hissetmektedirler, çünkü farklılardır. Çevrelerine asenkronize olmaları ve onların kurallara uymaya zorlanmaları nedeniyle otorite figürleri ile çatışma ve stres yaşamalarına, kendilerini dışlanmış hissetmelerine ve yalnızlığa neden olmaktadır.
Ayrıca, kardeşleri ve yakın arkadaşlarının kıskançlık ve düşmanlık gibi duygularıyla da ömür boyu baş etmeleri gerekmektedir. İşte bu nedenlerle duygu düzenleme becerisi ile ilgili psikolojik danışmanlığa en çok gereksinim duyan gruplardan biri de üstün yetenekli çocuklardır. Onların duygu düzenleme ile ilgili profesyonel destek almasını gerektiren bir temel neden de üstün yetenekli çocukların duygusal olgunlaşmaları ile zihinsel yeteneklerinin eşzamanlı gelişim göstermemesidir. Bu da onların hassasiyetlerini arttırmakta ve yoğun duygulara sahip olmalarına sebep olmaktadır.
Bununla birlikte, duygusal bellekleri yüksek olduğu için daha önce yaşadıkları duyguları, uzun bir zaman sonra tekrar hissedebilirler. Bu çocuklar genelde mükemmeliyetçilik için uğraşırlar, hedeflerine ulaşamadıklarında kolaylıkla hüsrana uğrarlar. Örneğin, okul birincisi olmayı hedefleyen üstün yetenekli çocuğun okul ikincisi olduğunda ağlaması ve yoğun duygusal tepki vermesi olağandır. Ek olarak, bu çocuklar genelde ince kas (motor) becerilerinde geride olduğu için hedeflerini düşündükleri gibi planlamakta zorlanırlar.
Tüm bu ve benzeri süreçler onları duygusal olarak yormaktadır ve hayal kırıklığı, suçluluk ve değersiz hissetme gibi olumsuz duygulara yenilmelerine neden olmaktadır. İşte bu nedenlerle üstün yetenekli çocuklara duygu düzenleme konusunda destek sağlamak onların hem akademik hem ruh sağlıklarını korumak için çok önemlidir. Ayrıca, duygu düzenlemede yaşadıkları zorluklar aile ilişkilerinde, arkadaş ve romantik ilişkilerinde de yıpratıcı olacaktır. Öğretmenleriyle de bazen bu nedenle sıkıntı yaşamakta duygularını düzenleyememe sonucunda sınıfta öğretmene yönelik öfke, hakaret gibi uygun olmayan davranışlar sergilemektedirler. Aşağıda üstün yetenekli çocukların karşılaştığı sosyal ve duygusal sorunlar özetlenmektedir.
Üstün Yetenekli Çocukların Karşılaştığı Sosyal ve Duygusal Sorunlar
1. Aşırı Heyecanlanma: Dabrowski (1967) aşırı heyecanlanmayı birbiriyle ilgili beş özellik üzerinden tanımlamıştır
a) Psikomotor: Psikomotor alanda aşırı heyecan duyma sonucu üstün yetenekli çocuklar diğerlerine göre daha yüksek bir fiziksel enerjiye sahip oldukları için hızlı konuşurlar ve hemen harekete geçme gerekliliği hissedebilirler. Bu özellik onları zorlayacak bir durum olmadığında sıkılmalarına ve ilgilerini kaybetmelerine neden olabilmektedir. Bu durumda çoğunlukla dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu ile karıştırılmakta ve yanlış teşhise neden olabilmektedir. Webb ve arkadaşları (2005) dikkat eksiliği ve hiperaktivite bozukluğu (ADHD) ile üstün yetenekli çocuklar arasında görevlerini teslim edememe, kuralla uymama ve arkadaşlarla yaşanan zorluklar (saldırgan davranışlar) açısından benzerlikler olduğunu belirtmişlerdir. En temel farklılık üstün yetenekli çocukların ilgi duyduğu şeylere karşı uzun süre dikkati yoğunlaştırabilmesidir. Bu konuda profesyonel uzmanlardan tanı almak önemlidir.
b) Entelektüel: Bu alanda aşırı heyecan duyma, belirli bir konuya odaklanıp onu derinlemesine tartışma, ahlakı ve evrensel konulara dair yoğun merak duyma, soru sorma ve analiz etme özelliklerine sahip olma gibi özelliklere neden olur. Örneğin, anaokulunda 4 yaş grubunda çocuklara yeni yılda ne istersin dendiğinde, diğer tüm çocuklar araba, bebek gibi somut hediyeler talep ederken, üstün yetenekli bir çocuk savaşların bitmesini ya da kötülüklerin son bulmasını isteyebilir. Bu durum üstün yetenekli çocuğun evrensel konulara duyduğu ilginin yoğunluğunu göstermektedir. Ya da bir diğer ilkokul öğrencisi çocuk Afrika’daki açlığı düşünüp gece yatağında aniden ağlamaya başlayabilir.
c) Hayalinde canlandırma: Bu kişiler yüksek oranda hayal gücüne ve yaratıcılığa sahiptir. Ancak bazen gerçek ile kurgu karışabilir. Güçlü hayal güçlerinden ötürü bilinmeyen ya da hayal edilen ile ilgili büyük korkular yaşayabilirler. Aileler bu durumla sıklıkla karşılaşır, çocuklarının gerçeklikle bağının kopup şizofren olabileceğinden korkabilirler. Bu belirtilere bağlı olarak önce psikiyatristten herhangi bir psikopatolojik rahatsızlık olup olmadığını öğretmekte fayda vardır. Eğer bu tür bir rahatsızlık söz konusu değilse, hayal ile gerçek arasındaki karışıklığın çocuğun üstün yeteneğinden kaynaklandığı kabul edilmelidir. Bu durum asla yalan söyleme davranışı ile karıştırılmamalıdır. Bu tür öğrenciler sıklıkla ödevi var mı yok mu, sınavı var mı yok mu ya da öğretmen herhangi bir uyarı da bulundu mu bulunmadı mı diye kaygı da yaşayabilirler. Bu konuda öğretmene bilgi vermek ve öğretmenle işbirliği kurmak önemlidir.
d) Duyuşsal: Duyuşsal alanda zevk almakla ilgili aşırı heyecanlanma aşırı yemek yemeği, sıkça matürbasyon yapmayı, yüksek ses ve parlak ışıklara karşı farklı bir hassasiyet göstermeyi, daha fazla alerjik reaksiyona sahip olmayı içerebilir. Mastürbasyon konusunda toplumsal baskı kız öğrenciler üzerinde daha yoğundur, bu nedenle çocuklar yoğun olarak kendini suçlama duygusuna maruz kalabilir. Bu duruma bağlı olarak yaşayan uzun süreli utanma ve suçluluk duygusu da depresyona neden olabilir.
e) Duygusal: Duygusal aşırı heyecanlanma bireyin aşırı uçlarda duygular deneyimlemesine sebep olmaktadır Bu da onları genelde tepkisel olmalarına ve öfkelerini yönetmekte zorlanmalarına neden olabilmektedir. Örneğin, çocuğunuz çok neşeliyken aniden kendisini mutsuz ve huzursuz hissedebilir.
2. Dengeli olmayan gelişim: Fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişim açısından farklı düzeylerde olmak çeşitli sorunlar yaratabilir. Genellikle çocuğun yüksek sözel dil becerilerine alışkın olan yetişkinler, çocuğun o an yaşadığı ve kendi yaşıtlarına göre daha yoğun olan duygusal patlamalarının düzeyini anlamayabilirler. Üstün yetenekli çocuklar duygusal açıdan aynı seviyede olsalar bile entelektüel düzeyleri uyuşmadığı için kendi akranlarıyla iletişim kurmakta zorlanabilirler. Genel olarak, bireyin yetenek düzeyi ne kadar yüksek ise, çevresiyle uyuşmazlıkları da aynı derece yüksek olacaktır. Yüksek yetenekli öğrencileri aynı sınıfa yerleştirerek bu öğrencilerin birbiriyle olan bağlarını ve pozitif iletişim kurma becerilerini geliştirmek önerilmektedir. Ayrıca, üstün yetenekli öğrencilere yönelik olan özel program ve kamplara katılım bu çocukların sosyal ve duygusal ihtiyaçlarının giderilmesinde faydalı olacaktır.
3. Mükemmeliyetçilik: üstün yetenekli öğrenciler genellikle kendileri için ulaşılması gerçekçi olmayan hedefler koyabilirler. Bu da yüksek anksiyete, bunalma veya mükemmelden eksik bir sonuç elde edince kendini suçlama ile sonuçlanabilir. Ayrıca, çevredekilerin (öğretmenlerin ve ebeveynlerin) onlardan çok yüksek beklentide oldukları hissine kapılabilirler. Bu da başarısızlık korkusu, hayal kırıklığı ve depresyon gibi sorunlara neden olabilir. Bununla birlikte, diğerlerinin performansına karşı da yüksek beklentiler içerisine girebilirler. Bu nedenle sıklıkla öğretmenlerini, ailelerini ve akranlarını beğenmeme, küçümseme davranışları gösterebilirler ve hayal kırıklığı yaşarlar.
4. Özgüven\Kimlik Sorunları: Üstün yetenekli öğrenciler genellikle kendi yeteneklerini algılamada yoksunluk yaşadığı, kendi akranlarından daha farklı / soyutlanmış hissettikleri, beklenilen cinsiyet rolleriyle örtüşen davranışlarda bulunamadıkları (kabiliyetli erkek çocukların aşırı hassas olması, kabiliyetli kız çocuklarının aşırı kararlılık göstermesi) ve bazen de öğrenme bozukluğu olan biri ya da aşırı yetenekli biri olarak nitelendirildikleri için kendi kimliklerini oluşturmada zorluk çekebilirler, bu da özgüven eksikliğine neden olabilir.
5. Rekabetçilik: Yüksek yetenekli çocuklar verilen görevleri iyi yapmaya alışkın oldukları için diğerleri ile sağlıklı bir rekabet ortamı yakalamak için rehberliğe ihtiyaç duyabilirler. Sağlıklı rekabet etmeyi bilmemek onların akran ilişkilerini ya da ilerde iş ilişkilerini zedeleyip, istenmeyen kişi olmalarına sebebiyet verebilir.
6. Sosyal Beceriler: Yüksek yetenekli çocuklar sahip oldukları geniş kelime haznesini ve farklı konulara olan ilgileri sonucu akranlarıyla sosyalleşmekte zorlanabilirler. Bu öğrencilere grupla psikolojik danışma uygulamaları ile sosyal becerilerinin geliştirilmesine yardımcı olunabilir.
7. Çalışma Alışkanlıkları: Yüksek yetenekli çocuklar önceden bir efor sarf etmeden iyi notlar alabildikleri için çalışma teknikleri konusunda zayıf olabilirler. Daha ileriki yıllarda, bu öğrenciler daha zorlu bir ders programıyla yüz yüze gelince, çalışma teknikleri konusunda zayıf oldukları için uğraşmamayı tercih edebilir, başarısız olabilir veya yüksek düzeyde stres veya hazırlıksız oldukları için kendilerini sorgulama eğilimi gösterebilirler.
8. Kariyer Planlama: Üstün yetenekli çocuklar sahip oldukları çoklu potansiyel nedeniyle sıklıkla kariyer kararsızlığı yaşayabilirler. Bu öğrencilere erken yaştan itibaren kariyer ile ilgili psikolojik danışma desteği sağlanması gerekmektedir.
Üstün yetenekli bireyler sosyal ve duygusal ihtiyaçları karşılanmadığında başarısızlık, sahte benlik oluşumu (kendini ve yeteneklerini gizleme) ve depresyon hatta intihar eğilimi gibi sorunlar yaşayabilirler. Bu sorunlar karşısında çocuğunuz stresliyken sizin sakin kalmanız, kendisini izole edilmiş ve anlaşılmamış hissettiğinde hislerini empatik bir şekilde doğrulamanız, rahatlatıcı nefes egzersizleri ile yaşadığı zorlu hisleri aşıp vücudunun rahatlamasına yardımcı olmanız faydalı olacaktır. Üstün yetenekli çocukların kendilerinden beklentisi çok yüksek olabildiği için genellikle küçük başarısızlıklarına takılıp sürekli olumsuz içsel konuşma yapma eğilimindedirler. Ayrıca duyguları hızlı yükseldiği için onları düzenlemek onlar için genellikle zorlayıcıdır. Duygularını fark etmeleri ve düzenleyebilmeleri için üstün yetenekli çocukların rehberliğe ve sabra ihtiyaçları var. Bu konuda başta psikolojik danışmanlar olmak üzere, öğretmenlerin farkındalığı ve doğru yönlendirmesi üstün yetenekli çocukların hak ettiği başarı ve mutluluğa erişmesinde çok önemlidir. Bu nedenle, aile, öğretmen ve psikolojik danışman işbirliği ile çocuğun üstün faydasını göz önünde bulundurarak çalışmalıdır.