Beynimizdeki Kapı Duygusal Hafıza
Süleyman BEDELİOĞLU
Öğrencinin ders çalışmaya başlayabilmesi ve çalıştığı konunun ve yaptığı ders çalışma işinin yararlı olduğunu düşünebilmesi için mutlaka, duygusal kaydının ya da daha anlaşılır bir ifadeyle duygusal hafızasının açık olması gerekir.
Öncelikle şunu bilmemiz gerekir ki üç tür hafıza vardır ve bu üç hafıza sırasıyla ve arka arkaya devreye girer.
Bunlar; duygusal hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafızadır.
Eğer, duygusal hafıza devreye girmez ise öğrencinin okuduğu bilgi kesinlikle kısa süreli hafızaya girmez ve öğrenci okuduğunu hemen unutur. Çünkü beynimizdeki duygusal kayıt, görsel bilgiyi bir saniye, işitsel bilgiyi dört saniye tuttuktan sonra bu bilgileri dışarı atmaktadır. Hatta bazı araştırmacılar duygusal hafızaya gelen bilginin yarım saniyede dışarı atılmakta olduğunu ileri sürmektedirler.
Eğer biz duygusal kaydımızı aktif ve içi dolu tutar isek gelen bilgi ister yarım saniye ister dört saniye orada kalsın, hemen kayıt işlemi gerçekleşir ve ders çalışmamız gerekiyorsa hemen kalkıp çalışırız. Konu çalışıyorsak okudukları- mızı önce kısa süreli hafızaya, sonra da uzun süreli hafızaya aktarabiliriz.
Duygusal Hafızamızın Yakıtı İçsel Hedeftir!
Öğrenciler ders çalışmaya başlamadan önce ya da mola bitiminde sürekli “hadi çalış” düşüncesinin bom-bardımanına tutulurlar ama bir türlü kalkıp çalışamazlar. Çünkü “hadi başla” diye kendi kendilerine beyne gönder- dikleri mesaj orada şu soru ile karşılaşır: “Neden çalışayım?” İşte bu soruyu yanıtlamak için öğrencinin sadece bir saniyesi vardır. Eğer öğrenci bu süre içerisinde duygusal kaydı ikna edecek ikinci bir mesaj göndermez ise öğrenci yerinden kalkıp çalışma masasına gitmez, gitse bile okuduğu her satırı anında unutur. Neden? Çünkü beynimizdeki kapı yani duygusal hafıza kapalıdır. Duygusal hafızadaki bilgiler ise yukarıda belirttiğimiz gibi orada bir saniye kalır ve atılır. Ancak öğrenci, “Neden çalışayım?” sorusuna, iç dünyasından gelen, hayallerini süsleyen bir hedef göstererek yanıt verir ise o zaman hemen kalkıp masaya oturur ve dersine çalışmaya başlar ve de okuduklarını unutmaz. Okuduğu bilgiler önce kısa süreli hafızaya, sonra da uzun süreli hafızaya geçer.
Bugün öğrencilerin yaşadığı en yaygın sorunlardan biri de özellikle paragraf sorularında, paragrafın sonuna gelince baş tarafını tamamen unutmaları ve hiçbir şey hatırlayamamalarıdır.
Böyle bir sorunun yaşanmasında az kitap okuyor olmanın yanında, beynimizin duygusal hafıza bölgesinin açık olmadığı da düşünülmelidir.
Duygusal hafızayı harekete geçirmek için ise öğrencinin öz hedefinin olması ve bu öz hedefin ulaşılabilir olması gerekir. Öz hedeften kastımız, çocuğun hiç kimsenin etkisinde kalmadan hayal ettiği bir mesleğe yönelmesidir.
Öğrenciler ders çalışmaya başlamadan önce ya da mola bitiminde sürekli “hadi çalış” düşüncesinin bombardımanına tutulurlar ama bir türlü kalkıp çalışamazlar. Çünkü “hadi başla” diye kendi kendilerine beyne gönderdikleri mesaj orada şu soru ile karşılaşır: “Neden çalışayım?
Beynimiz yaptığımız çalışmanın sonucunda bir kazanımımızın olacağı yönünde güçlü bir inanca sahip olursa o zaman hafızamız üç boyutu ile yani duygusal hafıza, kısa süreli hafıza ve uzun süreli hafıza boyutu ile tam ka- pasite çalışmaya başlar. Bu nedenle beynimizde ulaşılması zor ve çok büyük hedeflerin yanında bir de ulaşabileceğimiz hedeflerin olması gerekmektedir.
Nete Göre Hedef Başarısızlığa Yol Açar!
Öğrencilerin netlerine göre hedef belirlemeleri, daha çalışma ve öğrenme aşamasında bu mücadelenin peşinen kaybedilmesine yol açar.
Bu nedenle öğrencilerin mesleki hedefleri daha sınavlara hazırlanmaya başlamadan çok önce belirlenmelidir. Sadece o meslek ile ilgili gidecekleri üniversite hedefleri netler arttıkça yükselmelidir.
Yani öğrenci çok önceden makine mühendisliği hedefini koymalı ve bu hedefe bir de ulaşabileceği bir üniver- site eklemelidir. Ancak ilerleyen aylarda netleri arttıkça gideceği üniversiteyi de yükseltmelidir.
Örneğin öğrenci sınava çalışmaya başladığında Gazi Üniversitesi Makine Mühendisliğini hedef olarak belirlemiş ise, ilerleyen aylarda netlerindeki artış oranında, ODTÜ Makine Mühendisliğini hedeflemeye başlayabilir.
Duygusal hafızamızın kapasitesi sınırsızdır.
Ancak duygusal hafızamıza gelen bilgiler anında işlenmez ise çok hızlı bir şekilde kaybolur.
Sadece Dikkat Edilenler Duygusal Hafızada Kalır!
Duygusal hafızamızın kapasitesi sınırsızdır. Ancak duygusal hafızamıza gelen bilgiler anında işlenmez ise çok hızlı bir şekilde kaybolur. Duygusal hafızamıza gelen sınırsız sayıdaki bilgi ve uyarıcıdan sadece dikkat edilen, sı- nırlı sayıdaki bilgi kısa süreli hafızaya aktarılır. Diğerleri duygusal hafızada yok olup gider.
Duygusal hafızaya gelen bilgi, önceden oluşturulmuş dikkatimiz sayesinde hemen alınıp kısa süreli hafızaya aktarılır.
Önceden oluşturulan dikkatimiz ise, öğrenciler için öz hedefin ve o hedefe ulaşacağına dair inancın oluşması so- nucunda devreye girer.
Yapılan bütün bilimsel araştırmalar, bilgilerin duygusal kayıttan alınıp, uzun süreli hafızaya aktarılmasında dikkatimiz ve seçici algımızın rol oynadığını ortaya koymuştur.
Dikkat edilen ve algı alanına giren uyarıcılar kısa süreli belleğe aktarılmaktadır. Bu nedenle aralıksız bir şekilde üst üste verilen bilgiler öğrencinin algı alanına girmeden daha duygusal hafızada yok olmaktadır.
Örneğin öğrenciler tahtadaki problemi defterlerine yazarken, öğretmenin ders anlatmaya devam etmesi hâlinde bu anlatılanlar hatırlanamaz. Çünkü öğrenci, aynı anda farklı kaynaklardan gelen bilgilerin tümüne dikkat edip onları kısa süreli hafızaya aktaramaz. Öğretmenler buna dikkat etmelidir.”