7.sayı

Yabancı Dili Öğretemiyoruz, Öğrenemiyoruz!

İLHAMİ ÖZKAYA/ EĞİTİMCİ –YAZAR/İNGİLİZCE DİL EĞİTMENİ

Türkiye’de Yabancı Dil Öğretimi bugünkü anlayış ve sistemlerle pek fazla ilerlemiyor. Raydan çıkmış bir treni itmeye çalışıyoruz. Rayına oturtup önündeki engelleri kaldırmak ve doğal işleyişini sağlamak gerekir.

Mevcut sistemlerin çok yavaş yürüdüğü çoğu zaman yerinde saydığı gerçeğini herkes kabullenmiş görünüyor ama ne Bakanlık ne Üniversiteler bir çözüm getiremiyor. Çünkü henüz teşhis bile konulmuş değil.

Türkiye,  Yabancı dil eğitiminde eninde sonunda bireysel eğitimi, öğrenci merkezli eğitimi yaygınlaştırmak zorundadır. 

30 yıldır keyifle uyguladığım ve her yıl biraz daha geliştirmeye çalıştığım öğrenci merkezli eğitimde, inanılmaz sonuçlar gözlemledim.  

Uygulamalar basit, keyifli ve çok etkilidir.

Öğrenci kısa sürede okuduğunu anlayabiliyor, Türkçe metne bakıp anında İngilizceye çevirebiliyor ve fazla gramer öğrenmesine de, ezberlemesine de gerek kalmıyor.

Bir yılda en az 100’e yakın hikâye kitabını, belgeselleri rahatça, keyifle, ilgiyle okuyabiliyor.

Elbette Gramerin “NE ZAMAN, HANGİ AŞAMADA, NE KADAR VE NASIL VERİLECEĞİ” de önemlidir.

Öğrenci merkezli eğitimde öğrenebilme oranının çok yüksek olduğunu hemen hemen her öğrencide gördüm. Öğrenci hiç zorlanmamakta, büyük keyif almakta ve mutlu hissetmektedir.  Her öğrenci kendi hızında ilerlemektedir. Öğrencilerin kısa sürede hikâyeleri, belgeselleri, makaleleri anlayacak duruma gelmesi motivasyonlarını yükseltmektedir.

Genel olarak, kurslarda, okullarda, üniversitelerde gramer vermekten başka bir yöntem olmadığı için yıllar boşa harcanmaktadır. Daha kötüsü sistemin yanlışlıklarından dolayı üniversite hazırlık sınıflarını geçemeyen çok sayıda öğrenci ya sene kaybetmekte ya da devam etme haklarından mahrum olmaktadır. Hazırlık atlamak için kurslara gitmek zorunda kalan öğrenciler de büyük harcamalar yapmak zorunda bırakılmaktadırlar. Hadi lise yılları boşa gidiyor diyelim; üniversitelerdeki Hazırlık sınıflarında haftada 25-30 saat ile 1 yılda yabancı dil nasıl öğretilemez ki!

Birçok üniversitelerde hazırlık sınıflarında öğrenme oranları çok düşüktür. Sistemin yanlışlıklarından dolayı maddi ve manevi kayıplar ise büyüktür.

Üniversitelerin ve MEB’in oturup düşünmesi, araştırması gerekmez mi? Etrafımızda zaman zaman öğrenmiş insanları görmek bizi yanıltmasın. Onlar özel durumlardır ve öğrenemeyenlere göre oranları çok düşüktür.

Yetkililerin adım atması gerekir. Öğrenci odaklı uygulamalar, araştırma konusu olmalıdır.

Öğretmen adaylarının hizmet öncesinde yetiştirilmesi ve öğrenci odaklı sistemi uygulama pratiği kazanması önemlidir. Üniversitelerdeki öğretmen adaylarının son sınıfta sisteme uygun eğitilmesi önemlidir. Sınıflardaki fiziksel yetersizlikler giderilmeli ve çağdaş kriterlere göre düzenlemeler yapılmalıdır.

Çağdaş dil öğretimine göre güncel materyaller mutlaka hazırlanmalı ve etkili kullanabilmeleri için öğretmenlerin eğitilmesi gerekmektedir.

Bu çok çeşitli kaynaklarla öğrenciler zorlanmadan keyifle ders yapabilmektedirler.

Öğrenci odaklı sistemleri yıllardır keyifle uyguladığım gibi her yıl biraz daha geliştirmekteyim ve inanılmaz sonuçlar almaktayım.

Gramatik kuralları ve listeler verilip kelimeleri ezberletmek hiç de yararlı olmamıştır ve öğrencileri bıktırmıştır.

Her yaşta yabancı dil öğretilebilir. Yeter ki uygun yöntemler uygulansın.  Yabancı dil sınıfı bir dil laboratuvarı gibi ayrı olabilir ve her çeşit kaynak bulundurulabilir. Bu çeşitli kaynaklar yabancı dil derslerinde kullanılabilir. Atölye şeklinde olan bu sınıflarda eğitilmiş uzman öğretmenler sürekli görev yapabilir ve öğretmenlere yardımcı olabilirler. Yabancı dil derslerinde aynı anda 2 öğretmen görev yapabilir ya da araştırılıp mevcut öğrencilere uygun öğrenci odaklı kaynaklar çok çeşitli ve amaca göre hazırlanabilir. En önemlisi öğretmenler kaynakları ne zaman ve nasıl kullanacağı konusunda eğitilmelidir.

İlkokul öncesi ,ilkokul ve ortaokulda İngilizce eğitimi nasıl olmalıdır?

Kesinlikle eğlenceli olmalıdır. Şarkılar, interaktif oyunlar çok etkilidir. Şarkıların içeriği yaşına göre iletişim kurabileceği sözcüklerden seçilmelidir. Mini tiyatrolar çok etkilidir. O yaş grubunda iletişim kurabileceği kelimelerin seçimi önemlidir. Bir kolejde bölüm başkanıydım. İlkokul 1. sınıf, yılsonu okuma bayramında İngilizce oyun hazırlamak isteyen öğretmenler için “Doğa Mesajlı” bir müzikal oyun yazmıştım. Gösteri öncesi velilerimize ön bilgi verilmişti. Oyun sırasında öğrenciler kendilerini izleyen anne-babalar ile oyunun bir parçası gibi basit iletişimler kurunca çok keyifli geçmişti.

Öğretilecek hedef kelime ve sözcükler günlük yaşamdan özenle seçilmeli kullanılmaları sağlanmalıdır. Öğretmeye basit terimlerle başlamak gerekir. Hedef terimlerin zorlayıcı olmaması gerekir. Yaş grubunun ilgisini çeken sözcüklere öncelik tanınmalıdır. Hayvanlar, renkler, sayılar, en çok kullanılan basit günlük terimler seçilmelidir. Daha da önemlisi yukarıda önerilen sözcükleri içeren eğlenceli animasyonların izletilmesi önemlidir. İzlerken sunma teknikleri öğrenmeyi netleştirir ve akılda kalıcı olur.

Her durumda ezberletmeye çalışmak bıktırabilir. Sık tekrarlar önemlidir.

Yine şarkıların seçimi de önemlidir. Günlük yaşamlarında geçen ve onların sevdikleri sözcükleri içermesi yerinde olur.

Öğrenme sürecinde çocukların zorlanmaması gerekir. Tekrarlar yapıldıkça da akılda kalır.

Oyun çağındaki çocuklara zorlanmadan, sıkılmadan, oyunun bir bireyi, tiyatronun bir oyuncusu gibi sunmanın ne kadar keyifli olduğu ve başarma duygusunun verdiği güven çok önemlidir.

Özetle öğrencinin yabancı dili sevmesi gerekir. Keyif alırsa sever. Zorlanmazsa sever. Öğrendiklerini günlük hayatta kullanırsa sever.

Övgü alırsa sever. Şarkılara, oyunlara, tiyatroya katılırsa ve alkışlanırsa sever.

Öğrenme ortamı, yaşlarına uygun yöntemler ve eğlenceli materyallerin kullanımı önemlidir.

Liselerde İngilizce Eğitimi

Yine öğrenci odaklı eğitim ve sürekli gelişen teknolojinin kullanımını unutmamak gerekir. Öğretmenin gelişen teknolojileri takip etmesi, üretilen kaynakları seçip öğrencilerin düzeylerine, ilgilerine ve müfredata göre sunmaları önemlidir.

Yabancı dil eğitimi öğrencinin hobisi olmalıdır. İnternette öğrencinin düzeyine göre çok kaynak var ve bunları seçip nasıl kullanılacağını anlatmak da öğretmenin görevi olmalıdır.

( Çok sık kullandığım kaynaklardan biri de News in Levels adlı haber sitesidir. Her gün farklı yeni haberler çıkar. Dünyada olup bitenleri anlatır ve aynı haber zorluk derecesine göre 1. , 2. ve 3. Düzeylerindedir. Her haberin ses kayıtları da vardır. Bunların işleyiş tarzına da öğretmenleri karar verebilir. Bu çalışmadaki ses kayıtları da çeşitli aktivitelerle de sunulabilir.)

Bireysel eğitimde öğrenciye sunulan çalışma özenle seçilmelidir ve öğrenci, kimseyi beklemek zorunda olmadan kendisi rahatça ve keyifle yapmalıdır.

Öğrenci yapmalı, öğretmen yol göstermeli, kaynak sağlamalı, düzeltmeli ve gerekirse açıklamalarda bulunmalıdır.

Teknolojinin sağladığı imkânları ne yazık ki gerektiği etkili kadar kullanamıyoruz.

Eğer öğrenci önüne kendi dilinde konulan herhangi metni, makaleyi, diyaloğu, bir gazete haberini anında İngilizceye çeviremiyorsa öğrenmiş sayılmaz. Bu çalışmalar öğrencilerin kendi düzeylerine göre de yapılabilir.

Gerçek yaşamdan alınan sesli ve görsel kaynakların öğrencinin alt yapısına göre etkili kullanımı öğrenci merkezli eğitimde çok iyi sonuçlar verebilir.

Yine dinlediğini anlama, konuşma, yazma ve okuduğunu anlama düzeyleri belirlendikten sonra her öğrenciye göre farklı kaynaklar uygulanabilir.

Öğretmenlerin sınıfta sürekli İngilizce konuşması öğrenmelerine faydadan çok zarar vermektedir. Öğretmen konuşur öğrenci dinler ve bu yıllarca devam eder. Çok büyük zaman kaybıdır ki telafi edilemez.

Bırakın öğrenciler konuşsun. Tabi ki sürekli kaynak araştırılıp üretilmesi, hazırlanması, paylaşılması ve uygulanması da önemlidir. 

Öğrenci odaklı uygulamada öğretmenleri denetleyen bir zümre başkanı ve sınıfta öğretmenlere her türlü yardımı yapabilen ikinci bir öğretmen de olabilir.

Yetişkin öğrenciler de yabancı dili hızlı ve kolayca öğrenebilir

Ancak yetişkinlerde yabancı dil eğitimi biraz farklılıklar gösterebilir.

Bir yetişkine yabancı dil öğretmek, onun zamanını göz önüne alarak onu motive edecek şekilde yapılır. Görevleri belirlemek, öğrenmeyi alışkanlık haline getirmek ve ilerlemeyi takip etmek yetişkinlerin dil öğrenme kursuna bağlı kalmasına yardımcı olur.

Yeni başlayanlara dil öğretmenin en iyi yolu, zorlamadan, kolay yöntemlerle başlamaktır. Bu çalışma motive olmalarını sağlar ve öğrendikçe keyif alırlar. Diğer önemli nokta ise dersleri eğlenceli ve ilgi çekici kılmak, böylece öğrencinin derse katılımını sağlamaktır.

Yetişkinlerde tekrarlar çok önemlidir. Düzeylerine göre hikâyeler, belgeseller, haber metinleri, ilgilerini çekecek sağlık konulu metinler, güncel konular, interaktif videolu çalışmalar ilgi çekici ve yararlıdır.

Yetişkin öğrenci kelime dağarcığı konusunda kaybolmuş ya da kafası karışmış hissediyorsa, yöntemi sorgulamak ya da kendisine özel bir çalışma yapılması gerekir.

İşte bu sorun, öğrenci odaklı dil öğretmede olmaz ve her öğrenci kendi temposunda ve düzeyinde ilerlediği için diğer öğrenciler beklemezler. Her öğrenci kendi hızında gider. Yavaş ilerleyen öğrenci de arkadaşlarını bekletmez ve huzurlu hisseder.

Öğrenci yeni öğrendiği bir kelimeyi hemen hatırlamazsa mahcup hissedebilir. Kendisine bir kelimenin akılda kalabilmesi için 20-30 kez karşılaşması gerektiği anlatılırsa rahatlar ve keyif alır.

Yeni başlayan yetişkinlerde;

Temel gramer,

Konuşma becerileri,

Okuma ve yazma becerileri,

Dinlediğini anlama becerileri

gibi sağlıklı hedefler belirlenmesi öğrenmeyi çabuklaştırabilir.

 Bir yabancı dili öğrenmenin faydaları arasında hafızayı güçlendirmesi yetişkin öğrencileri motive etmektedir.

Ayrıca etkili öğretme teknikleri ve biraz da sabırla yetişkinlerin yabancı bir dili öğrenmemesi mümkün değildir.

Yabancı dil öğrenmek, yeni kültürlere, insanlara ve fırsatlara kapı açar. Bu uzun bir yolculuk olabilir ama heyecan vericidir. Ancak bir takım zorluklarla birlikte gelir. Dil öğreniminin bazı yönleri bir öğrenci için çok kolay olsa da, bir başkası için göz korkutucu olabilir. Eğitimciler, yıllardır zorlukların üstesinden gelmek için sürekli araştırma ve uygulamalar yapmaktadırlar.

Tutarlılık çok önemlidir. Konuşma, dinleme, okuma veya yazma yoluyla düzenli pratik yapmak, dil becerilerini güçlendirmeye ve özgüven oluşturmaya yardımcı olur.

Hedef ülkenin dilini ve kültürünü araştırmak öğrenmeyi hızlandırabilir. Buna film izlemek, kitap okumak ve anadili konuşanlarla etkileşim kurmak da dâhildir.

Dil sınıfları ve eğitmenler: Dil derslerine kaydolmak veya bir dil öğretmeniyle çalışmak, yapılandırılmış öğrenme, değerli geri bildirimler ve dil bilgisi ve telaffuz konusunda rehberlik sağlayabilir.

Dil öğrenme uygulamaları ve çevrimiçi kaynaklar, kelime dağarcığını ve dil bilgisi becerilerini geliştirmek için etkileşimli alıştırmalar ve testler içerir.

“Sabır ve azim öğrenmenin anahtarlarıdır” diyebiliriz. Dil öğrenmek keyifli, heyecan verici maceracı bir yolculuktur. Zorluklar karşısında bile kendinize karşı sabırlı olmanız ve olumlu bir tutum sergilemeniz çok önemlidir.

Yabancı dil öğrenmenin çeşitli yönleri zorlayıcı olsa da zorluk düzeyi genellikle kişiden kişiye değişir. Bir öğrencinin  zorlandığı  kaynakta diğeri başarılı olabilir.

Sonuçta, yabancı dil öğrenme zorlukları, engelleri olan bir deneyimdir. Ancak kararlılıkla, doğru stratejilerle ve tutarlı çabayla, dil öğrenenler bu zorlukların üstesinden gelebilir ve ufuklarını genişleten ve hayatlarını zenginleştiren tatmin edici bir dilsel maceraya atılabilirler.

ŞUNU UNUTMAMAK GEREKİR Kİ; ÖĞRENCİNİN YAŞI VE DÜZEYİ NE OLURSA OLSUN, ONUN ZORLANMAYACAĞI VE KEYİF ALACAĞI ÇOK KAYNAK VARDIR VE ÖĞRETMENİN DE BUNLARI ETKİLİ KULLANMASI ÖNEMLİDİR.

Çağdaş yöntemler sorgulama, araştırma ve değerlendirme gerektirir.

Bunun için de çağdaş yöneticilere ihtiyaç vardır…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu