8.Sayı

21.Yüzyılda Matematik Öğretimi

SABİHA EBCİM/ EĞİTİMCİ-YAZAR

Bu sayımızdaki yazı içeriğini düşünürken, üniversite yıllarında aldığım “Matematik Uygulamaları” dersindeki bir anım aklıma geldi. O gün, belki de öğretmenlik yolculuğumun en kıymetli derslerinden birini almıştım.

Derse girdiğimizde, öğretmen hepimize bir çalışma kâğıdı dağıttı. Soruyu çözmemizi istedi. Soru oldukça basitti! Dikdörtgen bir bahçenin boyunun ortasına belli uzunlukta bir iple bağlanmış bir at vardı ve bizden, atın en fazla otlayabileceği alanı hesaplamamız bekleniyordu. Hızlıca işe koyulduk. Kendi matematik bilgimize güveniyor ve doğru sonucu kısa sürede bulacağımızdan emindik. Kısa sürede herkes hesabını yaptı ve sonucu yazdı. Ancak işte o an, öğretmenimiz meslek hayatım boyunca bana ışık tutan cümleyi söyledi: “Öğretmen olduğunuzda ortaokul öğrencilerine matematik öğreteceğinizi unutmayın. Çocukların gelişim ve öğrenme psikolojisini de aklınızdan çıkarmayın.”

Sınıfta kısa bir sessizlik oldu. Ne demek istiyordu? Sonra çalışma kağıtlarımızı tek tek inceledi ve fark ettik ki hepimiz soruyu yanlış çözmüştük. Çünkü soruya, kendi yaşımıza ve matematik bilgimize göre yaklaşmıştık. Ortaokul düzeyinde bir öğrencinin kavrayış seviyesini hiç hesaba katmamıştık. Biz öğretmenlik öğreniyorduk… İşte o gün, eğitimde en önemli derslerden birini aldım. Matematik sadece formüllerden ibaret değildir. Öğrenme süreci, öğrencinin kavrayış seviyesini anlamakla başlar.

Bu anıyı, yıllar boyunca ders işlerken hep aklımda tuttum. Çünkü çoğu zaman biz öğretmenler, konuyu çok iyi bildiğimiz için öğrencinin nasıl düşündüğünü göz ardı edebiliyoruz. Oysa öğrenme dediğimiz şey, sadece bilgiyi aktarmak değil; öğrencinin seviyesine inmek, onun zihinsel yolculuğuna eşlik etmektir.

Matematik derslerinde sıkça karşılaştığımız bir durum vardır. Öğrenci soruyu çözemez ama öğretmen çözüme dair birkaç ipucu verdiğinde aniden zihni aydınlanır. İşte bu noktada devreye, öğretmenin pedagojik yaklaşımı girer. Bir konuyu işlerken öğrenciye doğrudan sonucu vermek yerine, doğru soruları sormak, onun düşünmesini sağlamak, süreç içinde keşfetmesine olanak tanımak gerekir. Bu, sadece matematik için değil, tüm dersler için geçerli bir ilkedir.

Öğretmenlik yıllarım boyunca karşılaştığım en büyük farkındalıklardan biri, öğrenmenin bireysel bir süreç olduğuydu. Kimisi görerek öğrenir, kimisi deneyerek, kimisi ise tekrar yaparak. Öğrencilerimize kendi yöntemleriyle öğrenme fırsatı sunduğumuzda, onlar için bilgiyi daha anlamlı hale getirebiliriz.

O günkü matematik sorusuna dönersek… Eğer biz de öğretmenimiz gibi, bir ortaokul öğrencisinin gözünden bakabilseydik, belki de soruyu çok daha farklı ele alırdık. Ama hatalarımızdan öğrenmek de eğitimin bir parçası değil mi zaten?

Geleneksel matematik öğretimi, büyük ölçüde bilgi aktarımı üzerine kurulu bir yapıya sahiptir. Ancak 21. yüzyılda, değişen dünya ve eğitim anlayışıyla birlikte matematik eğitimi de dönüşüm geçiriyor. Artık sadece formülleri ezberletmek veya işlemleri hızla yapmayı öğretmek yeterli değil. Matematik öğretimi, öğrencilerin problem çözme, matematiksel becerileri kullanma, eleştirel düşünme, yaratıcılık ve analitik becerilerini geliştirecek şekilde tasarlanmalıdır.

Teknoloji bu dönüşümde önemli bir rol oynuyor. Artırılmış gerçeklik (AR), sanal gerçeklik (VR), yapay zekâ destekli öğrenme platformları ve dijital simülasyonlar sayesinde öğrenciler, matematiksel kavramları somutlaştırabiliyorlar. Örneğin, geometri konularında sanal ortamda şekilleri döndürerek ve inceleyerek öğrenme deneyimi çok daha etkili hale gelebiliyor. Bunun yanı sıra, kodlama ve veri bilimi gibi alanlarla matematiğin ilişkilendirilmesi, öğrencilerin soyut kavramları günlük yaşamla bağdaştırmasına yardımcı oluyor.

21.yüzyıldaki matematik öğretiminde bir diğer kritik nokta, öğrenmenin kişiselleştirilmesidir. Her öğrencinin öğrenme hızı ve yöntemi farklıdır. Uyarlanabilir öğrenme sistemleri ve yapay zekâ destekli eğitim araçları, öğrencinin eksiklerini belirleyerek ona özel içerikler sunabiliyor. Böylece her öğrenci kendi öğrenme hızına uygun bir öğrenme deneyimi yaşayabiliyor.

Ayrıca, matematik derslerinde proje tabanlı öğrenme, iş birliğine dayalı öğrenme ve gerçek dünya problemlerine dayalı uygulamalar giderek daha fazla yer buluyor. Örneğin, öğrenciler bir matematik dersinde sadece denklem çözmekle kalmayıp, gerçek hayattan bir finansal problem üzerinde çalışarak matematiğin uygulanabilirliğini keşfedebiliyorlar.

Matematik, yaşamın her alanında karşımıza çıkan bir disiplindir. Ancak çoğu öğrenci için soyut ve zorlayıcı bir ders gibi algılanabiliyor. 21. yüzyılın eğitim anlayışı, bu algıyı değiştirmek için bize önemli fırsatlar sunuyor. Teknolojiyi, bireyselleştirilmiş öğrenme yollarını ve disiplinler arası yaklaşımları matematik öğretiminde daha fazla kullanarak, öğrencilerin bu dersi daha anlamlı ve uygulanabilir bulmasını sağlayabiliriz.

Matematiği sadece bir ders olarak değil, bir düşünme biçimi olarak ele almak ve öğrencilerin öğrenme yolculuklarına rehberlik etmek biz eğitimcilerin en önemli görevlerinden biridir.

Unutmamalıyız ki “matematik” hayatın en önemli parçalarından birisidir. Başarısız olduğunuzda bile kendinizi motive etmeli ve “Her başarısızlık başarının ilk adımıdır.” Sözünü rehber edinmelisiniz.
“Başarının Formülü = %1 zekâ %99’u terdir.’’ Thomas Edison, bu sözü tam da matematik ekosistemi için söylenmiş gibi değil mi?

Öğrenciler için altın önerilerÖğretmenler için altın öneriler
Matematikte başarılı olmanın ilk adımı “Ben yapamam” ön yargısından kurtulmaktır.Öğrencilerin bireysel öğrenme hızlarını ve stillerini dikkate alarak öğretim yöntemlerinizi çeşitlendirin.
Konuları öğrenirken düzenli tekrar yaparak uzun vadeli hafızaya yerleştirin.Problem çözme ve eleştirel düşünme becerilerini geliştiren ders içerikleri oluşturun.
Matematik, ezberden ziyade anlamaya dayalı bir derstir. Kavramları öğrenirken mantığını anlamaya çalışın.Teknolojiyi derslerinize entegre edin. Dijital araçlar ve simülasyonlar matematik öğretimini daha ilgi çekici hale getirebilir.
Problem çözme pratiğini ihmal etmeyin. Farklı problem tipleri üzerinde çalışarak çeşitliliğe alışın.Gerçek hayat problemleriyle bağlantı kurarak öğrencilerin matematiği günlük yaşamlarında nasıl kullanacaklarını anlamalarını sağlayın.
İşlem kabiliyetinizi artırmak için günlük belirli miktarda problem egzersizini alışkanlık haline getirin.Matematik korkusunu yenmek için öğrencileri cesaretlendirin ve hata yapmanın öğrenme sürecinin bir parçası olduğunu vurgulayın.
Geometri gibi görselliğe dayalı konularda şekil çizerek ve analiz yaparak öğrenmeye çalışın.Proje tabanlı öğrenme yöntemlerini kullanarak öğrencilerin konuları uygulamalı olarak keşfetmelerine fırsat tanıyın.
Hatalarınızdan ders çıkarın. Yanlış yaptığınız soruların çözümlerini inceleyerek nerede hata yaptığınızı belirleyin.Dijital araçları derslere entegre edin. Öğrencilere interaktif ders materyalleri sunarak matematiği daha somut hale getirin.
Dijital kaynakları etkili kullanın. Khan Academy, GeoGebra, Desmos, Wolfram Alpha gibi platformlardan yararlanarak konuları pekiştirin.Çevrimiçi iş birliği ortamları oluşturun. Google Classroom, Microsoft Teams gibi platformlarla öğrencilerin online matematik çalışmalarına rehberlik edin.
Video dersler izleyin. YouTube’daki matematik eğitimi kanallarını takip ederek konuları farklı anlatımlarla öğrenin.Veri odaklı öğrenme takip sistemleri kullanın. Öğrencilerin ilerlemelerini analiz etmek için yapay zekâ destekli öğrenme yönetim sistemlerini değerlendirin.
Uygulamalı öğrenme yapın. Simülasyonlar ve oyunlaştırılmış uygulamalarla (Photomath, Mathway) problemleri çözerek konuları kavrayın.Gerçek hayat problemlerine dayalı projeler geliştirin. Öğrencilerin matematiği yaşamlarına entegre etmelerine yardımcı olun.
Online problemler çözün. Konu anlatımlı videolarla öğrendiğiniz bilgileri pekiştirmek için online sınav platformlarından sorular çözün.Sanal laboratuvarlardan yararlanın. GeoGebra, Desmos gibi platformlarla öğrencilerin keşfederek öğrenmesini sağlayın.
Kodlama ile matematiği ilişkilendirin. Scratch, Python gibi programlama dilleriyle matematik problemleri çözüp analitik düşünme becerilerinizi geliştirin.Oyunlaştırma teknikleri kullanın. Kahoot, Quizizz gibi platformlarla matematiği eğlenceli hale getirin.  
Sanal sınıflara katılın. Matematik gruplarına ve forumlara katılarak diğer öğrencilerle bilgi paylaşımında bulunun.Lapbook gibi çalışmalarla öğrencilerin öğrendiklerini kendi bilgileriyle eğlenceli ve yaratıcı bir şekilde sunmalarını sağlayın.
Dijital not tutma alışkanlığı edinin. OneNote veya Notion gibi araçlarla öğrendiğiniz matematik konularını organize edin.Süreç değerlendirme araçlarını ve problem çözme yaklaşımını düzenli olarak kullanmayı alışkanlık haline getirin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu