6.Sayı

Olumlu Olumsuz Mükemmelliyetçilik

Doç. Dr. Oğuzhan KIRDÖK

Olumlu Olumsuz Mükemmelliyetçilik

“İnsan doğduğu andan itibaren çevresindeki birçok insanın geliştirme ve iyileştirme girişimleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Çocuk daha ilk konuşmaya başladığında, anne-baba kelimeleri telaffuz etme şeklini düzeltmektedir. Nasıl doğru yürüyeceği, kendi başına nasıl giyineceği, çatalı nasıl düzgün tutacağı çocuğa yakın çevresindeki kişiler tarafından öğretilmektedir.”

Çocuk büyüdükçe davranışları sürekli olarak geliştirilmeye, eleştirilmeye, düzeltilmeye ve ödüllendirilmeye     devam edilir. Böylece çocuk okulda, evde başkalarının onayını almak için belli standartlara ulaşmanın gerektiğini hızla öğrenmeye başlar. Belirlenen standartların karşılanmaya ya da aşılmaya çalışılması yetişkinlikte de devam eder.

Dışarıdan gelen baskılara ek olarak çoğu kişi belli standartlara ulaşma ya da başarı göstermenin baskısını içinde de yaşamaktadır. Littauer ve Littauer (1997), bireyin kendisine ve başkalarına yönelik yüksek standartlar belirlemesini ve her şeyin, her zaman düzen içerisinde olmasını istemeyi “mükemmeliyetçilik” olarak tanımlamaktadırlar. Mükemmeliyetçiliği birçok sözlük benzer şekilde tanımlamıştır; Webster’s Ninth New Collegiate Sözlüğü’nde “Mükem- meliyetçilik, bir işte mükemmellik için aşırı ve haddinden fazla çaba gösterme”; Webster’s II. New College sözlüğü’nde ise “Mükemmeliyetçilik, aşırı yüksek standartlara ulaşma tutkusu ve daha azını kabul etmeme” olarak belirtilmektedir (Akt. Slaney, Ashby ve Trippi, 1995, s.816).

Olumsuz Mükemmeliyetçilik

Literatürdeki ilk çalışmalarda da mükemmeliyetçilik, sözlüklerde geçen tanımlara benzer şekilde,  olumsuz bir bakış açısı ele alınmaktadır. Örneğin Burns (1980, Akt. Peters, 1996), mükemmeliyetçiliği “imkânsız amaçlar için ara vermeksizin ve zorlantılı çaba harcama, bireyin kendini sadece başarıları ve yaptıklarıyla değerlendirmesi” olarak tanımlamaktadır. Pacht’a (1981, Akt. Peters, 1996) göre, olmayan bir mükemmelliğin çabası insanlarda karmaşa ve çeşitli psikolojik problemler yaratmaktadır. Missildine (1963), doyumsuzluk ve düşük benlik saygısını, mükemmeliyetçiliği oluşturan temel öğeler olarak görmektedir.

Bazı araştırmacılar mükemmeliyetçiliği çok boyutlu olarak ele almışlar, fakat mükemmeliyetçiliğe olumsuz bakış açısını devam ettirmişlerdir. Örneğin Hewitt ve Flett (1991a) geliştirdikleri ölçekte mükemmeliyetçiliği patolojik bir olgu olarak ele almış ve mükemmeliyetçiliği, “kendine yönelik”, “başkasına yönelik” ve “sosyal kaynaklı” olmak üzere üç boyutta tanımlamışlardır. Kendine yönelik mükemmeliyetçilik, kişinin kendisi için gerçekçi olma- yan ve ulaşılması imkânsız boyutta standartlar belirleme eğilimidir. Bu standartlar kişinin kendisine yöneliktir ve buna kişisel eleştiri ve kendi hatalarını kabul etmeme eşlik eder. Başkalarına yönelik mükemmeliyetçilik ise bireyin başkaları için belirlediği gerçekçi olmayan standartlara uymasını beklemesidir. Sosyal etkili mükemmeliyetçilik ise bireyin, insanların kendisinden imkânsız şeyler beklendiği şeklinde bir inanca sahip olma eğilimidir. Dahası başkaları tarafından onaylanmak için bu standartlara ulaşmak zorunda olduklarını düşünürler.

Olumlu Mükemmeliyetçilik

Mükemmeliyetçiliğe olumsuz olarak ele alan araştırmacıların yanında, olumlu yönüyle ele alan kuramcı ve araştırmacılar da vardır. Örneğin Adler (1930) mükemmeliyet çabasını doğuştan gelen ve yaşamın bir parçası olan bir duygu olarak tanımlamıştır. Silverman (1995, Akt. Kottman ve Ashby, 2000), mükemmeliyetçiliği olumlu olarak değerlendirmektedir. Silverman’a göre insan yaşamını belirleyen şey, yüksek seviyedeki beklentileridir. Mükemmeliyetçilik sadece yüksek başarı potansiyeli olan kişilerde görülmektedir. Çünkü yetenekli kişiler kronolojik yaşlarına göre değil, zekâ yaşlarına göre amaç belirlemektedirler.

Kottman ve Ashby (2000)’e göre mükemmeliyetçilikle ilgili ilk çalışmalar kendini mükemmeliyetçi olarak tanımlayan ve bu durumu probleminin bir parçası olarak gören hastalardan yola çıkılarak yapılmıştır. Bu nedenle de bu çalışmalar, mükemmeliyetçiliğin olumsuz etkisini dayanak noktası olarak almışlardır. Fakat Kottman ve Ashby’e göre “Mükemmeliyetçilik, başarı amacıyla yüksek standartlar belirlemek” ise, bunun iyi bir şey olabileceği göz ardı edilmemelidir.

Günümüzde birçok araştırmacı ise mükemmeliyetçiliğin ne sadece olumlu, ne de sadece o- lumsuz bir özellik olduğunu ve mükemmeliyetçiliğin olumlu ve olumsuz iki yönünün de olduğunu ifade etmektedirler. Örneğin Hamachek (1978, Akt. Peters, 1996), mükemmeliyetçiliği açıkladığı yaklaşımında, normal ve nevrotik mükemmeliyetçilik olmak üzere iki boyuttan söz etmektedir.

Enerjinin Başarıya Dönüşmesi

Normal mükemmeliyetçiler, yüksek kişisel standartlara sahiptir ve mevcut durumun gereklerine göre esnek bir tavır uygulayabilirler. Belirledikleri yüksek standartlara tam ulaşamasalar da bundan doyum sağlayabilirler. Nevrotik mükemmeliyetçiler ise yüksek kaygı ve başarısızlık korkusuna sahiptirler. Onlar çabalarından zevk almazlar çünkü hiçbir şeyin yeterince iyi olmadığını düşünürler. Hamachek’e göre normal mükemmeliyetçiler büyük başarılar elde ederler ve motivasyonları yüksektir. Bu yaklaşıma göre başarı ve başarı motivasyonu mükemmeliyetçiliğin olumlu boyutuyla ilgilidir.

Roedell’a (1984) göre de mükemmeliyetçiliğin olumlu ve olumsuz olmak üzere iki boyutu vardır. Mükemmeliyetçilik olumlu ve olumsuz kullanılabilecek bir enerjidir. Olumlu mükemmeliyetçilik enerjinin başarıya yönlendirilmesini sağlar. Eğer uygun kullanılırsa, kişisel ve mesleki gelişimi, akademik başarıyı ve ruhsal gelişmeyi sağlar. Eğer bireyde kendinden kuşku ve güven eksikliği oluşursa, mutlu olmak sadece dışsal nedenlere bağlanmışsa, bu olumsuz mükemmeliyetçiliktir ve acı verici olur.

Okulda Mükemmeliyetçilik

Birçok araştırmacı olumlu ve olumsuz mükemmeliyetçi öğrencilerin okulda farklı özellikler gösterdiğini bulmuşlardır. LoCicero ve Ashby (1999), ortaokul öğrencileri arasında yaptıkları araştırma sonucunda, olumlu mükemmeliyetçi öğrencilerin, çevreye uygun davranışları biçimlendirmeye istekli olduklarını ifade etmektedir. Ayrıca, olumlu mükemmeliyetçilerde yararlı olma isteği ve birlikte çalışma arzusunun olumsuz mükemmeliyetçilere göre yüksek olduğunu belirtmektedir,  olumlu mükemmeliyetçi öğrenciler genellikle kendilerine yüksek akademik, atletik ve sosyal standartlar koymakta ve bu beklentilerini gerçekleştirmek için yeteneklerini en iyi şekilde kullanmaya çalışmaktadırlar. Olumlu mükemmeliyetçiler çevrelerinden de bu yüksek standartları beklemektedirler. Fakat olumsuz mükemmeliyetçilerin beklenti ve amaçları gerçek dışıdır ve çalışmalarının sonucu bekledikleri gibi olmadığında hayal kırıklığı yaşarlar (Kottman ve Ashby, 2000). Örneğin sınav sonucunu 100 bekleyen olumsuz mükemmeliyetçi bir öğrenci, 95 aldığını öğrendiğinde çok kötü bir not almış gibi üzülecektir.

Braver (1996), üniversite öğrencilerinden oluşan bir örneklem üzerinde yaptığı çalışmada olumlu mükemmeliyetçilik ile başarı arasında orta düzeyde bir ilişki bulmuştur (Akt. Accordino ve Ark. 2000). Suddarth ve Slaney (2001), üniversite öğrencisiyle yaptıkları çalışmada olumsuz mükemmeliyetçiliğin kaygıdaki varyansın % 40’ını açıkladığını bulmuşlardır.

Yaşam Doyumu-Standartlar İlişkisi

Ashby, Kottman ve DeGraaf (1999) yaptıkları çalışmada olumsuz mükemmeliyetçi öğrencilerin olumlu mükemmeliyetçi ve mükemmeliyetçi olmayan öğrencilere göre boş za- manlarını değerlendirmede daha az doyum sağladıklarını bulmuşlardır. Gilman, Ashby ve LoCicero (2002) çocuklarla yaptıkları çalışmada yaşam doyumu ile olumlu mükemmeliyetçilik özelliğinin bir boyutu olan standartlar arasında olumlu bir ilişki bulmuşlardır. Wittenberg ve Norcross (2001) iş doyumu ile mükemmeliyetçilik arasında yüksek bir ilişki bulmuşlardır. Kutlesa ve Arthur (2001) mükemmeliyetçiliğin, mesleki gelişimde önemli bir rol oynadığını belirtmektedirler. Slaney, Ashby ve Trippi (1995), mükemmelliyetçilik ile meslek ilgisinin arasında anlamlı bir ilişki olduğunu ve mesleki gelişim ile mükemmeliyetçilik ilişkilerini detaylı olarak araştıran çalışmaların yapılması gerektiğini ifade etmektedirler.

Yetişkinlerdeki mükemmeliyetçilikle ilgili birçok araştırma yapılmış olmasına rağmen mükemmeliyetçiliğin, çocukluktan yetişkinliğe gelişim süreci açıklanmış değildir. Aynı şekilde mükemmeliyetçiliğin gelişim süreci içerisindeki durumu incelenmemiştir. Bireyin çocukluktan yetişkinliğe geçişte, kusursuz iş yapma konusundaki aile ve öğretmenin baskısı, sosyal yapıdaki rekabetçilikle birlikte, erken yaşlarda olumsuz mükemmeliyetçilik özelliğinin kazanılmasına sebep olmaktadır (Rice ve Slaney, 2002).

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu