Yabancılaşma, Yozlaşma Ve Türk Dili

Batuhan Aydın – Eğitimci – Yazar
Ülkemizde, uzun bir dönemdir işletme tabelalarına yabancı ad verme devam etmektedir. Sayıları giderek artmaktadır. Özellikle üniversitelerin yoğun olduğu şehirlerdeki işletmelere bakıldığında bu durum net bir biçimde görülmektedir. Bu durumun temel nedeni arz-talep meselesidir. Arz-talep derken, tabelalardaki yabancı kelime oranı arttıkça işletmeye olan rağbet de doğru orantılı olarak artmaktadır. Buradaki en birincil nedenin ise özentilik olduğu görülmektedir. İşletme sahiplerinin bazıları ile görüşüldüğünde alınan en yaygın cevaplardan bazıları: İnsanların bu şekildeki yerlere daha çok eğilim göstermesidir. En çok verilen bu cevap üzerinden hareket ederek savunulan tezin de ne denli doğru olduğu anlaşılmaktadır. Daha somut misallere bakılacak olursa ülkemizdeki bazı merkez yerleri incelemek ihtiyacı doğacaktır. Bu merkez muhitler incelendiğinde o muhitin Türkiye’deki bir bölgeye ait değil başka bir memlekete ait olduğu hissi uyandırdığı görülmektedir. Söz gelimi “müzik yenine music, mağaza yerine store, ayakkabı yerine shoes, özçekim yerine selfie, merkez yerine center” gibi kelimelerin kullanımı dilimizi yozlaşmaya götürmektedir. Burada kastedilen “yabancı kökenli kelimeler” değil, yabancı kökenli olmasından bağımsız olarak bu kelimelerin yerlerini alabilecek Türkçe kelimelerin var olmasıdır. Aksi hâlde ister Batı kökenli ister Doğu kökenli olsun dilin doğal gereği olarak kelime alışverişi yapılmış ancak süreç içerisinde Türkçeleşmiş ve artık Türk dilinin malı olan kelimeler değildir. Dildeki doğal bir etkileşimin neticesi olan bu durum, dilin zenginliğini de gösterir. Zira bir duygunun bir düşüncenin birçok kavramla karşılanabilmesi o dilin gücüne delalet etmektedir. Dili, bir o kadar da tesirli kılmaktadır. Diğer türlü yarı yabancı yarı Türkçe oluşan yeni yapay durum ilerledikçe dilin kısırlaştırılmasına meyledilmiş olur. Bununla birlikte dilimize henüz diyebilecek zamanda girmiş bir kelimenin yerine, o kavramı tam karşılayabilecek Türkçe bir sözcük olmasına karşın biraz da entelektüel görünmek için yabancı kelimenin tercih edilmesidir. Bu olgu da uzun vadede dilin işlenilmemesine dolayısıyla kısırlaşmasına sebep olmaktadır. Kültürün başat taşıyıcısı olan dilin, bu biçimde yozlaşması bir sonraki aşamada kültürün de yozlaşmasını beraberinde getirecektir. Bu minvalde, günümüzde Karamanoğlu Mehmet Bey’in: “Şimden girü hiç kimesne kapuda ve divanda mecalis ve seyranda Türki dilinden gayri dil söylemeye.” şeklinde başlayan fermanını tekrar hatırlamak ihtiyacı doğacaktır.[1] Tabelalarda uzun süredir başlamış olan ve giderek artan yozlaşmayı anlatan bir şiir de Yusuf Yanç’ın “Karamanoğlu Mehmet Bey’i Arıyorum” dur:
Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı;
‘Bu günden sonra, divanda, dergâhta, bargahta, mecliste,
meydanda Türkçeden başka dil konuşulmaya’ diye,
Hatırlayanınız var mı?
Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı, köyü, şehri,
Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şaşırdım, merak ettim,
Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
Tanıtımın demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun diskjokey,
Hanım ağanın first lady olduğuna şaşıranınız var mı?
Dükkânın store, bakkalın market, torbasının poşet,
Mağazanın süper, hiper, gros market,
Ucuzluğun damping olduğuna kananınız var mı?
İlan tahtasının bilboard, sayı tabelasının skorboard,
Bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon,
Merakın, uğraşın hobby olduğuna güleniniz var mı?
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde welcome,
Çıkışında goodbye okuyanınız var mı?
Korumanın, muhafızın body guard,
Sanat ve meslek pirlerinin duayen,
İtibarın, saygınlığın prestij olduğunu bileniniz var mı?
Sekinin, alanın platform, merkezin center,
Büyüğün mega, küçüğün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji olduğunu öğreneniniz var mı?
İş hanımızı plaza, bedestenimizi galeria,
Sergi yerlerimizi center room, show room,
Büyük şehirlerimizi mega kent diye gezeniniz var mı?
Yol üstü lokantamızın fast food,
Yemek çeşitlerimizin menü,
Hesabını adisyon diye ödeyeniniz var mı?
İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks,
Köşklerimizi villa, eşiğimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanınız var mı?
Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya,
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmaya sponsorluk diyeniniz var mı?
Mesireyi, kır gezisini picnic,
Bilgisayarı computer, hava yastığını air bag,
Eh pek olasıcalar, oluru, pekâlâyı okey diye konuşanınız var mı?
Çarpıcı, önemli haberler flash haber,
Yaşa, var ol sevinçleri oley oley,
Yıldızları star diye seyredeniniz var mı?
Vırvırık dağının tepesindeki köyde,
Cafe shop levhasının altında,
Acının da acısı kahve içeniniz var mı?
Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığını, talan edildiğini,
Özün el diline özendiğine içiniz yananınız var mı?
Masallarımızı, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik,
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mı?
Karamanoğlu Mehmet Bey’i arıyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı?
Bir ferman yayınlamıştı…
Hayal meyal hatırlayıp da sahip çıkanınız var mı?
Dilin üzerinde gerçekleşen yozlaşma konusunda toplumun aydınlatılması gerekmektedir. Toplumun en temel yapı taşlarından olan öğrencilerin bilinçlendirilmesi burada önem arz etmektedir. Türk dilinin derin yapısı okulların her kademesinde işlenerek estetik tarafı göz önüne çıkarılmalıdır. Bu sayede bireylere dili sevdirmek ve önemini kavratmak daha kolay gerçekleşecektir. Kültürümüzün unsurlarından olan bireyler de Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanını okumak ve uygulamakla işe başlamalıdırlar.
KAYNAKÇA
Banguoğlu, T. (2019). Türkçenin Grameri. Ankara: TDK Yayınları
Gaddar, Z. (2014). Ödemiş’in iş yeri adları üzerine bir inceleme. Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 5(1), 319-332.
Güneş, F. (2019). Türkçe öğretimi yaklaşım ve modeller. Ankara: Pegem Akademi.
Sezer, Z. (2018). Dilini koruyan, geleceğini korur. Türk Dili Dergisi, 68 (797), 73-78.
Tosun, C. (2005). Dil zenginliği, yozlaşma ve Türkçe. Journal of Language and Linguistic Studies, 136- 154.
Yanç, Y. (2024). Karamanoğlu Mehmet Bey’i Arıyorum Şiiri. Milliyet. https://www.milliyet.com.tr/siirler/karamanoglu-mehmet-beyi-ariyorum-siiri-yusuf-yanc-6463285
[1] Fermanın, Karamanoğlu Mehmet Bey’e ait olup olmadığı konusu kaynaklarda kesin değildir.