1.Sayı

Yabancı Dil Edinimi ve Doğal Yaklaşım – Dr. Adem KUTLU

Ana dili Türkçe olan ve bu dille onlarca yıldır iletişim kuran, üretim yapan çoğu kimseye “Çalıştıklarınızdan mısınız?” cümlesini yapısal olarak inceleyip dil bilgisi kurallarına göre analiz eder misiniz diye sorsak sanırım alacağımız cevapların büyük bölümü yanlış olacaktır. Peki ama ana dilde konuşan, yazan, dinleyen, üreten bizler nasıl olur da kendi dilimizin yapısal kurallarının adını tam olarak bilmeden üretebilmeye ve iletişim kurmaya devam edebiliyoruz? Ayrıca iletişimimizde bu tür ifadeleri kullanırken, kuralları hatırlıyor ve tek tek uyguluyor muyuz? Nasıl oluyor da bu ifadelerin kullanıldığı mesajları doğru kullanıyor ve anlıyoruz?

Aslında bu yapısal dil kurallarının nasıl kullanıldığına dair detaylı bilgi hazır bir kapsül misali beynimizde mevcuttur. Bunu farkında olmadan ihtiyaç durumunda hemen kullanıyor ve dil üretiminde yer veriyoruz. Farkında olmayışımız bu kurallara sahip olmadığımız anlamına gelmez. Farkında olmamamız sadece bu kuralların adını öğrenmediğimiz ve bilinçli bir dil bilgisine sahip olmadığımız anlamına gelir.

Anadilinin ediniminde durum böyleyken yabancı dilde çok da farklı değildir. Yabancı bir dili öğrenir/edinirken de ihtiyaç duyacağımız grameri bilinçaltımıza indirebiliriz. Ancak bunu yaparken temelde anadilimizin edinilme sürecinde takip edilen yol izlenmeli, doğal dil edinim sürecini işlettirmeliyiz. Dil öğrenme yolculuğunda bilinçli dil kurallarının öğretilmesi gerektiğini savunanların karşısında insanlık tarihinin büyük bir bölümünde, bırakın dil bilgisi kurallarının bilinmesini, yazının dahi kullanılmıyor olması gerçeği durmaktadır. Dil kurallarının anlamlı girdiler içerisinde bağlamdan yola çıkarak edinildiği görüşü, insan beyninin yazılımsal olarak dil edinim cihazına sahip olduğunu ifade eder. Tam da bu noktada Doğal Yaklaşım teorisi ilk olarak 1977 yılında, “Natural Approach to the Acquisition and Learning of a Language” başlıklı makalesinde Tracy Terrell tarafından ifade edilmiş ve yabancı dil eğitimine yeni bakış açısı kazandırmıştır. Ardından Stephen Krashen ve Tracy Terrell, 1983’te “The Natural Approach” isimli eseri yayımlayarak Doğal Yaklaşımın felsefi ve pratik temellerini ortaya koymuşlardır.

Dil öğretimi üzerine eğilmiş her yaklaşımın temel bir enstrümanı vardır. Doğal Yaklaşım da Language Acquisition Device (LAD) adı verilen dil edinim cihazını temel enstrüman olarak görerek bu cihazı insanın doğuştan getirdiği dil yetisi olarak tanımlamıştır.

Bu yaklaşım yukarıda da ifade edildiği üzere doğuştan gelen dil yetisinin dil edinimi sürecinde aktif olduğunu savunur. Chomsky’ye göre de dilbilimcilerin on yıllarca süren sistemli çalışmalarının akabinde dahi, halen tam olarak çözümleyemediği dil bilgisi kurallarını, yeni doğmuş ve zihni gelişimini dahi henüz tamamlamamış bir çocuğun birkaç sene zarfında edinmesi mümkün değildir. Bu ancak doğuştan gelen, dile özgün kurallarla donatılmış içgüdüsel bir sistem sayesinde gerçekleşmektedir. (Chomsky, 1986)

Doğal Yaklaşıma göre dil edinim cihazını harekete geçiren unsurların başında anlaşılabilir mesaj gelmektedir. Krashen’a göre dil edinimi inanılmaz derecede kolay bir yolla gerçekleşir: anlaşılabilir mesajlar almak suretiyle. Bol miktarda anlaşılabilir mesaja maruz bırakılan bir kişinin LAD’ı, bu mesajların içindeki dilbilgisi kurallarını ve kelimeleri kişi farkına varmadan edinir (Krashen, 1985).

İlgilisi Doğal Yaklaşım metoduna dair içerikleri araştıradursun biz artık dil öğrenme kolaylığının hayret verici gerçekliğine değinelim.

Yabancı dil öğrenmek için anlatıldığı gibi çok çaba sarf etme gerekliliği yoktur. Dil edinimi istem dışı diğer ifadesiyle kendiliğinden ortaya çıkan bilişsel bir formdur. Sevdiğiniz bir yabancı dizinin sezonunu bitirdiğinizde o dizideki duygu ifadeleri, sosyal iletişim ögeleri, kabul ve ret cümlelerini mırıldanırken kendinizi buluverirsiniz. Bu diziyi anlaşılabilir kılan ana etmenler ilginizi çekmesi, dinleme ve anlama becerinizi aktif hale getirmesi, zevk almaktır. Eğer burada olduğu gibi anlaşılabilir girdiye maruz kaldıysanız dil edinmek dışında bir seçeneğiniz yoktur. Zira beynimiz bunu sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Burada dikkat edilmesi gereken bir hususu da atlamayalım. Yine Krashen +1 hipotezi ile bilinenden bilinmeyene gidilmesinin edinimi hızlandıracağını ifade eder. İlgi ve merak unsurundan hemen sonra basit, yavaş, fiziksel iletişimin yoğunlukta olduğu izlemelerden başlamak daha doğru olacaktır. Bunun yanı sıra yapılan araştırmalarda dil edinimin başarısını motivasyonun da çok etkilediği belirtilmiştir. Daha iyi motive olanlar dil ediniminde daha iyiyken endişe ile dil edinimi arasındaki korelasyon negatiftir.

Bu durum bizi öğrenme ortamındaki zorundalıklardan edinme ortamındaki güdülemelere götürmektedir. Eğer dil öğrenen birey yeteri kadar motive değilse, kendine güveni düşükse ve endişe seviyesi yüksekse sınıftaki dil girdisini anlayabilse bile bu girdi beynine işlemeyecektir. Bilgi, beyindeki dil ediniminin gerçekleştiği bölümlere ulaşmayacaktır. Endişenin varlığı bilgiyi bloke ederek nöronların bağıntı kurmasını engelleyecektir. Bu engellemeye duyuşsal süzgeç (affective filter) adı verilmektedir. (Krashen, 2014).

Doğal Yaklaşım’ın çerçevesi ışığında dil öğrenme sürecimizi yapılandırırken anlaşılabilir mesaj alarak dil edinim cihazımızı işlevsel hale getirebilmek için başlangıç ve orta seviyede dinleme ve okuma becerileri ne kadar geliştirilirse anlaşılabilir mesaj almak o kadar kolaylaşacaktır. Bu mesaj içeren ögelerin de keyif aldığımız ilgi çekici içerikler olması edinimi hızlandıran etmenler arasındadır. Teknolojik gelişmeler ışığında son birkaç yıldaki dijital içerik be öğrenme modüllerini etkin olarak kullanmak anlaşılabilir mesajın edinilmesini kolaylaştıracaktır. Zira dijital içerikler mevcut durumları itibarıyla çok zengin bir girdi kaynağı konumundadır. Film, dizi, eğlence türü içerikler, okuma ve dinleme araçlarının çokluğu ve seviyelendirilmiş kaynaklar sayesinde dil edinimi süreci çok daha nitelikli kurgulanabilir. Kim bilir belki de yakın gelecekte uygun formlarla kurgulanmış, içinde bol miktarda sözlü mesaj barındıran, tepkilerimizin doğruluğunu bir şekilde değerlendirebilen metaverse dünyasının bu alanda başı çekeceğini tahmin etmek zor değildir. Hareketlerimizi taklit eden avatarlarımız dijital dünyanın yeni şehirlerinde dolaşırken bir yabancı dili doğal ortamında olduğundan çok daha hızlı bir şekilde edineceğimiz günler çok uzak olmasa gerek.

KAYNAKÇA

Krashen, S. (2011). Ankara’da Gerçekleştirilen Seminer notları.

Krashen, S. (2015). İstanbul’da Gerçekleştirilen Seminer notları.

Krashen, S.D. (1985) The input hypothesis: issues and implications. London: Longman

Stephen, D., K., Terrell, D., T. (1983). The Natural Approach Language Acquisition in the Classroom. London: Alemany Press.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu