3.Sayı

Editörden…

ÜMİT CENİKSorumlu Yazı İşleri Müdürü

6 Şubat gecesi; 1999 depremi sonrası unuttuğumuz korkuyu, çaresizliği ve de acıyı millet olarak yeniden hissettik. “Sesimi duyan var mı?” sorusu bize hep göçük altında kalanlara seslenişi çağrıştırırdı! 6 Şubat ve sonrası süreçte bu cümle zihnimizde hep tekrarlandı ve yaşanılan çaresizliği, acıyı izlerken sevdiklerimizle sağlıklı bir şekilde yemek masasına oturmaktan da, sıcak yatağımızda uyumaktan da utanır hale geldik.

Yaşanan felaketlerden ders çıkaramayan, gerekli hazırlıkları yapmaktan imtina eden, konforu güvenliğe tercih eden, rant uğruna kaçak ya da uygunsuz yapılara meyleden, yetkililerden hesap sormak yerine iltimas ve af bekleyen, denetim firmalarını arkadan dolanan, siyasi saiklerle gerekli denetim ve planlama süreçlerini aktif edemeyen yöneticisinden vatandaşına hepimiz ama hepimiz pay sahibiyiz bu felakette. Acıyı yaşayıp hızla unutan ve yeni acıların yaşanma ihtimaline karşı “inşallah bizi etkilemez“ eyyamcılığı yapan herkes birinci derecede sorumludur yaşanan ve yaşanacak olan felaketlerden…

Milletleri felaketler birleştirir ve kolektif akıl devreye girer. Sel, deprem ve benzeri tüm doğa olayları her coğrafya için geçerlidir ve her ülke de risk analizini yaparak gerekli hazırlığını devlet-millet işbirliği ile hayata geçirir. Kamuoyu ise bu noktada yegâne belirleyici unsurdur, devlet olmanın asgari şartı da bu planlamaları ve yaptırımları devreye alabilmekten geçer.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerde can kaybı 50 bin 96, yaralananların sayısının ise 107 bin 204 olduğu açıklanmıştır. Yıkılacak Bina Sayısının 298 Bin 448 olduğu da bir diğer resmi açıklamadır. Birleşmiş Milletler (BM) Kalkınma Programı (UNDP) ,6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin, Türkiye’ye maliyetinin 100 milyar dolardan fazla olacağını hesaplamıştır.

Bu, Türkiye’nin 2021 yılı gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYH) yüzde 11,6’sına denk gelmektedir.

Felaketin ve yıkımın büyüklüğü açıklanan rakamlarla ortadadır. Ayrıca yeniden inşa süreci için de maddi olarak nasıl büyük bir fatura çıkacağı da bu rakamlarla ortaya konulmaktadır. Bu derece büyük bir kaybı yaşamışken seçim havasına girdik ülke olarak. Ancak enerjimizi, ilgimizi seçim biter bitmez deprem bölgesine aktarmamız ve yeniden inşa başta olmak üzere, gerekli yasal düzenlemelerin müsamaha olmaksızın hayat geçirilmesini yetkililerden talep etmeliyiz.

Eğitim öğretime etkilerini, çocuklarımızın ve gençlerimizin yaşadığı travmanın nasıl atlatılacağı, okul öncesinden yükseköğretime kadar etkileri gibi çok kritik başlıklarla karşı karşıyayız. Öncelik, kalıcı konutlarla depremzede vatandaşlarımızın sıcak bir yuvaya kavuşturulmaları olmalıdır ancak geride kalanların rehabilitesi, eğitim süreçlerine ve sağlık hizmetlerine erişimleri, iş ve sosyal hayatlarına nasıl dönüş sağlayacakları da hepimizin ortak derdi ve gündemi olmalıdır.

NEDER ailesi olarak felakette hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yakınlarına sabır ve yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.

Bu sayımızda depremin eğitime etkilerine de yer vermeye gayret ettik.

İyi okumalar…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu