Profesyonel Marka Yöneticiliği
Ahmet Kadir AKTACİR
2015 yılından beri Türkiye çapında isim yapmış çok büyük ulusal eğitim markalarının üst düzey yöneticiliğini yapmış birisiyim. Saymadım ama artık binli sayılarla ifade edebileceğim okul veya kurs gözleminde ve bundan dolayı kurucu, öğretmen, çalışan görüşmesinde bulundum.
Marka yönetimi, her şeyden önce ciddi bir sorumluluğu üstlenmeniz anlamına gelmektedir. Tabi ki temsil yeteneği ve liyakat olmazsa olmaz. Bir yöneticinin sahip olması gerektiği yeteneklere asgari oranda sahip olmak da gerekiyor.
İşin Sırrı Nedir?
Belki bu yazım günün birinde marka yöneticisi olacak bir meslektaşımın eline geçebilir. O gün bu yazıyı okuduğunda benimle bir mülakat yapıyormuşçasına bu yazıyı kale almak istedim. Kıymetli arkadaşım, öncelikle sen markanın ‘Görünen Yüzü’ olacaksın. Bunu unutma. İnsanlar seninle markayı bütünleştirecek. Yani markayı tanıtan ilk kişi sen olacaksın. O yüzden tanıtacağın markayı önce sen “Çok İyi Tanı!” Bilmediğin şeyi tanıtamazsın. Eskiler şöyle derdi: ‘Neyi satacağını iyi bil’ Evet marka yöneticiliği içinde birçok kavramı barındırır. İletişim, yönetim, yönetişim, satış, pazarlama, geri bildirim, iş takibi, destek, ulaşılabilirlik, şeffaflık, yenilik, inovasyon, güven! Biri eksik olursa puzzle eksik kalır. İşin çok sırrı var ama bir sırrı da işini severek yapmak. Aslında en önemli motivasyon kaynağı sevgidir.
Bazı yöneticiler parayı, bazıları makamı, bazıları alkışlanmayı vs çok sever. Zaten işin doğasında hepsi biraz var. Ama ‘sevgisiz aş ya karın ağrıtır ya da baş’ misali sevgisiz olmaz. Markanızı, ekibinizi, işvereninizi, tanıtım yaptığınız kurum kurucularını, idarecilerini vb hepsine sevgi besleyin. İnanın bu karşılık bulacak. Siz ne verirseniz karşılığında o size gelecek.
Sırlarınızdan birisi de özsaygı sahibi olmanızdır. Siz markanıza, markanızın büyüklüğüne ve kendinize ne kadar saygı duyarsanız, karşınızdaki de size ve değer verdiklerinize asgari saygı duymak zorunda olacaktır. Saygı saygınlık getirir. Unutmayın ki insanların bir kısmı kusur arar, eksik gözler. Kimseye eksik belli etmeyin! Herkesin ve her işin eksi veya eksik yanları olabilir. Bunların farkında olun, yüksek konuşmalar yapmayın ve güçlü yanlarınızı ön planda tutun. Onların da güçlü ve iyi yanlarını yüzlerine söylemekten çekinmeyin. Siz böyle yapınca psikolojik üstünlük sizin lehinize geçecektir. Siz onlara nasıl yaklaşırsanız onlar da size öyle yaklaşmaya başlayacaktır.
Ben Ekibimle İş Yaparım
Kimse tek başına kahraman değildir! Ben süperim, ben oldum, ben olmazsam bu iş yatar, ben var ya ben… gibi ifadeler bizim işin zehridir. Panzehir ise kollektif olma, iş barışı ve ekip olma ruhudur. Mutlaka uyumlu ve iş üreten bir ekibiniz olmalıdır. Ben ekibimin lideri ve paydaşı oldum. Onlarla iş yapmayı, onlara sorumluluk vermeyi ve onları öne çıkarmanın çarpan etkisini adeta 1’e 5, 1’e 10 olarak hissettim.
Ekibiniz sizi desteklemeli, işlerinizin güzel geçmesi için çaba sarf etmelidir. Bu asla zorlama veya baskı ile olmaz. Yönetim becerisi üstten görmek değil; yönetişim ile paydaşlarca görev üstlenmektir. Sorumluluk vermek hem sizden yük alır hem de daha hızlı hareket etmenize olanak tanır.
Hayatta başarıyı getiren en önemli unsurlardan birisi de olumlama yapmaktır. Olumlu düşünme, olumlu duygu yükleme, güzel görme ve olmasını isteme! Ekip ruhu burada devreye giriyor. Hep birlikte olumlu düşünme ve güzel duygu aktarımı… Maddenin kimyası adeta değişiyor. Olumlama ile mükemmel bir enerji yükleniyor. En olmaz denilen işler bir anda oluveriyor. Kimse etrafa olumsuz enerji vermiyor. Adeta iyilik sarıyor etrafı. Negatif yüklü güçler yok olunca inanın marka sunumu, ikna veya yönetimsel problemler bir anda çözülüveriyor.
Hatalardan Ders Çıkarmak
İş hayatı mevsimler gibidir. Bazen soğuk, bazen güneşli, bazen fırtınalı olur. Tek farkla; mevsimler sıralıyken; iş hayatında hangi havanın eseceği belli olmaz. Hava aniden bozunca işin içinden sizi çıkaracak çok az şey vardır: Tecrübe (tecrübeye dayalı bilgi birikimi), mütevazilik ve alçak gönüllülük. Her insan hata yapar. Hata yapmamaya endeksli bir yaşam başlı başına bir hatadır. Her hatayı bir tecrübe olarak görüp yolunuza devam etmeniz lazım. Hatalar yoldaki çukurlar gibidir. Bazen o çukurları doldurmak gerekir bazen o yoldan yeniden yürümek gerekirse çukurun yerini bilmek ve adımınızı ona göre atmak… Mütevazilik önemli bir argümandır. Ağırbaşlı olmak, onurlu davranış ve kişilik sergilemek. İş hayatında satış yaptığınız kişi sizin müşterinizdir. Müşteri ile iyi iş geliştirmek önemlidir ancak iş hayatında olabilecek problemler iş profesyonelliği içinde çözüme kavuşturulmalıdır. Özelde gelişen yakınlık, günün sonunda iş yapmanıza mani olur. Hayatın kırımızı çizgileri olmalıdır. Bunlar ulaşılamaz olmak için değil; sağlıklı ve sürdürülebilir iş hayatı için hayatidir!
Yenilik “Yeni” Olmaktır!
Hayat eskiyi çabuk unutur. Ya da eski olan rağbet görmez. Öğrenciyi gözlemleyin, genelde en çok sevdikleri öğretmen; daha rahat iletişim kurdukları öğretmenlerdir. Öğrenciler daha rahat iletişime ise genelde daha genç öğretmenlerle geçerler. Bu insanın doğasında var. Marka yönetimi de hayatın sırlarından ilham almalıdır! Yani genç olmak önemli! Peki marka, yılların köklü markası ise nasıl genç olacak? Ben markanın yılların markası olmasını kastetmiyorum. Markalar ve işletmeler çağın ruhunu yakalayabilmeli. Yenilikçi olmalı. Arz ettikleri hizmetin piyasa taleplerine göre şekillenmesi önemli! Hizmet alanların beklentilerini iyi bilmeli, piyasayı okumalı ve hizmet alımını kolaylaştırmalı. Güncel olunmalı, talepler göz ardı edilmemeli, var olana artı ne katılabilir ona bakılmalı. Kısacası inovatif olunmalı.
Bakınız 2020 yılı bize çok şey öğretti. 2020 yılı öncesine kadar yani pandemi öncesine kadar tahta başında ders anlatan öğretmen figürü vazgeçilmez sanılıyordu. Pandemi ile birlikte eğitim anlayışımızın ezberleri bozuldu. Eğitimin sadece tahta başında olmadığı ve uzaktan da yapılabileceği gerçekliği ortaya çıktı. Dijital eğitim, hibrit eğitim gibi kavramlar gelişti. Eğitim dünyasının belki de 50 yılda varacağı teknoloji kullanım oranına haftalar veya günler içinde varıldı.
Bir eğitim markası yenilikçi öğretim metodlarını kullanmaktan çekinmemelidir. Bir marka yöneticisi de yeniliğe açık olmalıdır. Hayat eskileri çabuk unutur. Markalar köklü olabilir ama yenilikçi olmalıdır.
Kazan Kazan Modeli
Eğitimde franchise veren markalar yenilikte öncü olmak zorunda. Bir defa iş üretiminin refleksleri müşteri beklentileri olmalıdır. Yani öncelikle sizden markayı alacak eğitim girişimcisinin beklentilerini doğru tespit etmelisiniz. ‘Ben olsaydım neler isterdim’ sorusunun altına çözümlerinizi sıralayarak işe başlayın. Yatırımcının ilk beklentisi kazanmak olacaktır. Kazanma duygusunu aktif hale getirin. ‘Bu marka bana kazandıracak’ diye inanmalı ve güvenmeli markaya. Bunun nasıl olacağını burada kaleme almayacağım. Bu da benim sırrım olarak burada kalsın. Yalnızca şunu belirteyim: Çağ değişti. Büyük marka olmak demek yaygın marka olmak demek değildir! Büyük marka olmak demek kurucu reflekslerine sahip marka olmak demektir!
Rakip Analizi
Unutulmamalıdır ki herkes birbirinin rakibidir. Herkes bir işi çok güzel yapabilir. Farklı yaptıkları şeyler de olabilir. Rakibi gözlemlemek ve yaptıklarını analiz etmek önemlidir. Ama aynısını yapmak hem etik değil hem de işi geliştirmek demek değildir. Esinlenmek önemli ama kendi kriterlerinize göre farklılaştırmak ve kendi iş tutuşunuza göre şekillendirmek daha önemlidir. Bu size hem saygınlık kazandırır hem de ticari kazanç elde edersiniz. Başka markaların gerisinde kalma kaygısı yaşamadan, onlara saygı duyarak kendi hedeflerinize ulaşmak için çaba sarf etmelisiniz.
Marka İş Ortakları
Marka iş ortaklarınız veya franchiselarınız da markanıza en az sizin kadar değer vermelidir. Hizmet alanında franchise marka yönetim anlayışı, ürün veya mamul satışı yapılan faranchise alanlarındaki kadar keskin kurallar içermez. Türkiye’nin her ilinde aynı köfte veya kahveyi satabilirsiniz ama bırakın farklı illeri, aynı ilin farklı ilçelerinde bile aynı eğitim şartlarını sağlayamazsınız. Tek tip eğitim merkezi kurgulamak dahi imkânsızdır. Aynı öğretmenler farklı sınıflarda bile aynı konuyu aynı şekilde anlatamıyorlar. Çünkü işin içine insan faktörü giriyor. Eğitim franchise yapılanmasında, asgari müşterekte birleşmek önemli. Aynılaşmak yerine benzer olabilmek öne çıkıyor. Merkezin geri beslemesi ne kadar çoksa asgari ortak yönler o denli artacaktır.
Marka iş ortakları markanın yereldeki temsilcileridir. Onlarla ilişkileri güçlü tutmak, sorularına cevap vermek, beklentilerini karşılamak ve merkezle bağlarını güçlü tutmak çok önemlidir. Markanın temsilcisi oldukları duygusunu hissetmeleri önemlidir. Ticari bağlar sadece ticari bağlarla kurulmaz. Güvene dayalı istikrar beklentisi bu bağları sağlamlaştıracaktır.
Marka iş ortaklarının markanın kurumsal kimliğine saygı duyması ve sahiplenmesi gerekmektedir. Markanın logosunun kullanımı, renkleri, çizgileri, sloganları vs kullanımı tamamen kurumsal kimliğe uygun olmalıdır. Onlarda yapılacak oynamalar markaya zarar verir. İş ortağının marka merkezi ile olan sağlam ilişkileri, danışma alacağı destekler onu yerelde çok kuvvetli tutacaktır. Marka yöneticisi iyi bir mentör ve müşavir olmalıdır. İyi bir franchise yönetimi, marka temsilcisinin temsil yeteneği ve sorumluluk bilincine bağlıdır.
Sınırları Belirlemek
İyi bir yöneticinin yönetme becerilerine sahip olması gerekiyor. Bazen karar alma süreçlerinde bazen duruş sergilemede irade ortaya koyabilmek önemlidir. Ancak mütevazi olmak da çok önemlidir. Burada ne çok aşırı mütevazi ne de ego sahibi kasıntılı olunmamalıdır. Biri saygınlığa zarar verirken diğeri iş yapılmasına mani olur. Yeri gelmişken şunu da ifade edeyim: “Fazla mütevazi davranmayın gerçek sanırlar”. Ben de bunca yönetim tecrübemden sonra artık bu işin Şampiyonlar Ligindeki oyuncularından birisi olarak şunu belirteyim: Sınırlar hayatidir. Bir tarafı deniz diğer tarafı uçurum olan bir yolda araba kullandığınızı hayal edin. Araç fazla sağa kaysa denize, fazla sola kaysa uçuruma düşersiniz. İtidalli olun. Direksiyon hâkimiyetini kaçırmayın. Ne zaman gaza ne zaman frene basacağınızı iyi ayarlayın. Usta şoför zor yollarda belli olur. Aracınız iyi olsun, bakımlarını zamanında yapın sonra yola devam edin…
Yazımın son kısmını temsilciliğini yaptığım markam olan Ortadoğulular’a ayırmak istiyorum. Yazımın başında eksik bıraktığım bir sırrı da ekleyeyim: Markanıza Güvenin! Zira siz güvenirseniz ve inanırsanız herkesi ikna edersiniz. Ortadoğulular Markası ile tüm paydaşlarımıza güven vererek ve kalite sunarak emin adımlarla büyüyoruz.
Yazdıklarımın tamamını tecrübeme dayanarak samimi ve yalın bir üslup ile anlatmaya çalıştım. Günün birinde bu yazıyı okuyup etkilenen herkese selam ederim. Esenlikle kalın…