Matematik Dersi Sınıf Başarısı İle Öğretmenlerin Mesleki Tutumları Ve Öz Yeterlikleri Arasındaki İlişki
Mustafa ERDOĞAN /Eğitsel Tasarım Ve Değerlendirme Uzmanı
Öğretmen, eğitim sisteminin en önemli unsurudur. Eğitime ait hedefler ne kadar açıkça tanımlanırsa tanımlansın veya bir dersin içeriği ne kadar detaylı organize edilirse edilsin, hedefler ve içerik öğretmenler tarafından algılanmadıkça beklenilen sonuca ulaşmak mümkün değildir. Eğitim ve öğretim sürecinde öğretmenin başarısı, öğrencilerin başarısı ile ölçülmektedir. Öğretmenlerin görevlerini en iyi şekilde yapmaları ve sınıftaki öğrencilerin başarısını yükseltmesi birçok faktöre bağlıdır. Öğretmenin öz-yeterliliği ve mesleğine ilişkin tutumu, sınıf başarısını etkileyen en önemli faktörler arasındadır. Dolayısıyla öğretmenin mesleğine ilişkin tutumu ve öz-yeterliği bu kapsamda incelenmesi gereken konular arasındadır. Öz-yeterlilik, öğretmenin başarılı olacağına dair inancı olarak ifade edilirken, mesleki tutumu ise öğretmenin öğretmenlik mesleğine ilişkin duygu, düşünce ve davranışlarını içermektedir. Dolayısıyla öz-yeterliliği ve mesleki tutumu yüksek olan öğretmenlerin, sınıf başarısına etkisinin daha yüksek olması beklenmektedir. Bu çalışmada, öğretmenlerin mesleki tutumları ile öz yeterliliklerinin sınıf başarısı üzerindeki etkiyi ölçmeyi amaçlamaktadır. Bu kapsamda, Türkiye genelinde şubeleri olan bir özel okulun 116 sınıfının matematik dersi başarısı incelenmiştir. 9.sınıf öğrencilerine her ay uygulanan başarı değerlendirme testlerinin ortalaması alınarak sınıf başarısı belirlenmiştir. Bu sınıflara eğitim veren öğretmenlere de öğretmenlik meslek tutum ölçeği ile öğretmenlik öz-yeterlik ölçeği uygulanmıştır. Yapılan araştırmada öğretmenlerin mesleki tutumları ve öz- yeterlikleri ile eğitim verdikleri sınıfların başarısı arasında ilişki saptanamamıştır. Araştırma sonuçlarına göre sınıf başarısının öğretmenin cinsiyetine göre farklılık gösterdiği, kadın öğretmenlerin eğitim verdiği sınıfların başarısının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.
Çalışmanın Amacı:
Bu çalışmanın amacı Matematik dersi bağlamında öğretmenin ders verdiği sınıfların başarısı ile öğretmenlerin mesleğe ilişkin öz-yeterlik algıları ve mesleğe ilişkin tutumlarının arasındaki ilişkiyi incelemektir.
Çalışmanın Önemi
Öğrencilerin akademik performansını arttırmak için öğretmenin tutum ve inancını bilmenin yararlı olabileceği düşüncesi bu araştırmanın hem literatür hem de eğitim-öğretim içeriği için önemli olabileceğini göstermektedir. Bu sebeple öğretmenlerin mesleki tutumlarını yükseltmesinin ve/veya öz-yeterlik inancına sahip olmalarının sınıf başarısını nasıl etkileyeceği bu çalışmanın önemini ortaya çıkarmıştır. Sınıf başarısına etki eden öğretmen özelliklerinin ayrıştırılmasına açıklık getirilmiş, öğretmen yetiştirme programına alınması veya alınmaması gereken değerler konusunda yardımcı olunmuştur. Öğretmende, sınıf başarısını artıracak yeni özelliklerin keşfedilmesinin gerekliliği ortaya çıkarılmıştır. Eğitim sisteminin merkezinde yer alan öğretmenin yetiştirilmesi ve akabinde nesil yetiştirebilme kabiliyetlerinin artırılması yönündeki norm ve kriterlerinin oluşturulma aşamalarının yeniden gözden geçirilme ihtiyacını bu araştırmanın sonuçları ortaya koymaktadır. Okul çatısı altında yer alan sınıfların başarısının artırılması öğretmenlerin hangi nitelikleri edinmesinden geçmektedir? Sorusunun cevaplanmasına yardımcı olan bu çalışma, literatüre sınıf başarısı düzeyinde katkı sağlayarak zenginlik katmıştır.
Araştırma Modeli
Araştırmada tarama modeli kullanılmıştır. Tarama modeli geçmişte ve halen var olan durumu, mevcut olayları, grupları, objeyi ve özellikleri olduğu gibi betimlemeyi, resmetmeyi ve açıklamayı amaçlayan bir araştırma biçimidir (Büyüköztürk, Çakmak, Akgün, Karadeniz & Demirel,2006; Ekiz, 2003; Kaptan, 1993; Karasar, 2006). İlişkisel tarama modeli tarama modelinin bir türüdür. İki veya daha çok değişkenin birlikte değişim varlığını ve/veya derecesini belirlemeyi amaçlar. Bu araştırmada da sınıf başarısı ile öğretmenlerin mesleki tutumları ve öz yeterlikleri arasında ilişki olup olmadığı incelenmiştir. Tarama modelinin bir başka türü olan karşılaştırma modelinde ise bağımsız değişkene göre kurulan gruplalar arasında bağımlı değişkenin farklılık gösterip göstermediğine bakılır. Bu çalışmada sınıf başarısının; öğretmenin cinsiyetine, tecrübesine ve öğrenim durumuna göre farklılaşıp farklılaşmadığına bakılmıştır. Araştırmada tarama modelinin iki türü de kullanılmıştır (Karasar, 2000: 77).
Öğretmenler Öz-yeterlik ve Mesleki Tutum Düzeyleri, Cinsiyet, Eğitim Durumu, Mesleki Tecrübesine Göre Homojen Gruplara Ayrılması
Öğretmenler, Öz-yeterlik ve mesleki tutum düzeyleri ile cinsiyet, öğrenim durumu ve mesleki tecrübe özelliklerine göre, homojen gruplara ayrılabilmesi için kümeleme yöntemi uygulanmıştır. Bulunan sonuçlar tablo 14’te verilmiştir.
Tablo 14
Öğretmenlerin Özelliklerine Göre Homojen Gruplandırılması
G1 | G2 | G3 | G4 | G5 | G6 | |
Eğitim Durumu | L | L | L YL | YL | YL | L |
Cinsiyet | K E | E | K E | E | K | K |
Mesleki Tecrübe | 10-15 | 15-20 5-10 0-5 | 20+ 15-20 | 10-15 5-10 15-20 | 10-15 5-10 0-5 | 0-5 5-10 |
Tutum Düzeyi | 4,32 | 4,28 | 4,35 | 4,38 | 4,32 | 4,00 |
Öz-yeterlik Düzeyi | 4,44 | 4,41 | 4,31 | 4,47 | 4,35 | 4,29 |
Tablo 14’ te oluşan homojen grupların içerikleri ile ilgili bilgiler görülmektedir. G1 grubunda, lisans mezunu, daha çok kadın öğretmenlerin bulunduğu cinsiyete göre karma, mesleki tecrübeleri 10 yıldan 15 yıla kadar olan, tutum düzeyi grup medyanı 4,32 öz-yeterlik düzeyi grup medyanı 4,44 olarak belirlenmiş öğretmenlerden meydana gelmiştir. G1 ve G3 grupları cinsiyete göre karma gruplandırılmış ama diğer gruplar erkek ya da kadın öğretmenlerden oluşmuştur. Oluşan bu grupların sınıf başarılarına ait istatiksel verileri tablo 15 te verilmiştir.
Tablo 15
Grupların Sınıf Başarısına Göre İstatiksel Verileri
N | Ss | Min | Max | ||
G1 G2 G3 G4 G5 G6 Toplam | 19 20 19 14 23 21 116 | 16,037 13,817 18,446 15,212 17,234 17,197 16,397 | 5,86 5,83 5,60 6,71 4,29 4,32 5,48 | 4,10 4,89 4,82 3,53 9,73 8,86 3,53 | 28,11 23,21 26,34 23,64 25,05 25,71 28,11 |
Tablo 15’ te kümeleme yöntemi ile oluşan homojen grupların matematik dersi sınıf ortalamalarının istatiksel verileri yer almaktadır. Başarı ortalaması en yüksek grup 18,446 ile G3 grubu iken en düşük ortalamaya G2 grubu sahiptir (13,817). Veri açıklığının en geniş olduğu grup G1 (24,01), az olan grup ise G5’tir (15,32). Grupların varyans analizine ait bilgiler tablo 16’ da verilmiştir.
Tablo 16
Kümeleme Yöntemi ile Oluşturulan Homojen Grupların Sınıf Başarısına Göre Değerlendirilmesi
Değişken | F | Sig. | P |
LSD | |||
G2 G1 G3 G4 G5 G6 | 1,821 | ,115 | ,201 ,008 ,459 ,040 ,047 |
Tablo 16’ daki veriler incelendiğinde G2 ile G3, G5 ve G6 grupları arasında sınıf başarısının anlamlı olarak farklılaştığı söylenebilir. G2 ile G5 gruplarını oluşturan öğretmenlere baktığımızda cinsiyet kategorisinde ayrıştığı G2 öğretmenlerinin öz-yeterlik düzeyi yüksek iken tutum düzeylerinin daha düşük olduğu, G2 grubu öğretmenlerinin çoğunlukla daha tecrübeli olduğu buna mukabil G5 grubu öğretmenlerinin sınıf başarılarının daha yüksek olduğu saptanmıştır.
TARTIŞMA VE SONUÇLAR:
Sınıf başarısı ile öğretmenlerin mesleki tutumları ve öz-yeterlik algıları arasındaki ilişkinin araştırıldığı bu çalışmada çeşitli bulgulara, literatürle benzeşen ya da ayrışan sonuçlara ve gelecek çalışmalara etki edebilecek önerilere ulaşılmıştır.
Hattie (2009) yaptığı meta-analiz çalışmasında, öğrencinin başarısı %50 genetik özelliklere bağlanırken öğretmenin %30 etki yaptığını ve geri kalanı ise diğer faktörler tarafından açıklandığı sonucunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmanın sonuçlarında Hattie’nin çalışmalarını destekler nitelikte sonuçlar elde edildiğini söyleyebiliriz. Öğrenci başarısının ancak %30 una etki edebilen öğretmenin farklı özellik ve nitelikleriyle bu yüzdelik dilimde var olduğu düşünülmelidir. Ayrıca sınıf başarısı değişkeni her bir öğrencinin de performansından etkilendiğinden kümülatif yapının içinde herkesi etkileyebilecek öğretmen kaynaklı faktörlere ulaşmak oldukça güç olduğu ortadadır. Eğitim bilimlerinin üzerinde araştırmalar yaptığı başarıyı etkileyen öğretmen faktörleri tek başına ayrı arı yordama gücünün olacağı beklenemezdi. Ancak yine de literatüre, bu alanda yapılmış çalışmaların artırılması fayda sağlayacağı kaçınılmazdır. Bu çalışmada öğretmenin üç kişisel ve iki de de nitelik özelliğine bakılarak öğrencilerin oluşturduğu kümülatif bir değer olan sınıf başarısını araştırdık ve anlamlı farklılıklar ile sınıf başarısını açıklayıcı yordamalara ulaşılamamıştır.
Araştırma sonuçlarından yola çıkarak sınıf başarısının etkilendiği öğretmen özelliklerinin yordama kabiliyetlerinin olmamasının, başarıyı yüksek oranda öğrenciye bağladığını söyleyebiliriz. Araştırmanın yapıldığı örneklem üzerinden düşünüldüğünde lise düzeyindeki öğrencilerin başarıları öğretmenden çok kendileriyle ilgilidir. Yapılan araştırmaların bir kısmında daha küçük yaştaki öğrencilerin başarısının öğretmene bağlı olduğunu gösterse de yaş artıkça ilişkinin azaldığını gösteren çalışmaların varlığı da araştırma sonuçlarını desteklemektedir. Şunu açıkça belirtebiliriz ki lise düzeyinde nitelikli öğrencilerin oluşturduğu başarılı sınıflardan bahsedebiliriz. Vasat bir sınıfta eğitim veren nitelikli bir öğretmenin sınıf başarısını etkileyebilme kabiliyeti yok denecek kadar azdır. Bu bağlamda MEB nın LGS ile kayıt aldığı nitelikli okulların başarılarını örnek gösterebiliriz. Aynı durum YKS ile öğrenci alan üniversiteler için de söylenebilir. Taban puanları yüksek olan okullara yerleşen öğrencilerin oluşturduğu sınıflarda yüksek başarılar elde edilebilmektedir.
ARAŞTIRMA SORULARININ BULGULARININ TARTIŞILMASI
Sınıf başarısında öğretmenin cinsiyetinin rolü tartışması
Literatürde öğretmenlerin cinsiyetinin mesleklerine ilişkin tutumlarında belirleyici olmadığı savunan çalışmalar olduğu gibi bu çalışmanın bulguları ile örtüşen çalışmalar da vardır. Çakır, Kan ve Sünbül (2006) tarafından yapılan çalışmada öğretmenlerin mesleki tutumlarının cinsiyete göre farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Benzer şekilde Tschannen-Moran ve Woolfolk Hoy (2001) tarafından yapılan çalışmada da öğretmenlerin mesleki tutumlarının cinsiyete göre farklılaşmadığı görülmüştür. Cinsiyetin belirleyici olduğunu bulan çalışmalarda kadın öğretmenlerin erkeklere göre mesleki anlamda daha olumlu tutuma sahip olduğu sonucu yaygındır. (Tanrıöğen,1997); (Johnston vd., 1999); (Acat ve Yenilmez, 2004); (Özbek,2007); (Gürbüz ve Kışoğlu, 2007); (Güdek,2007); (Pektaş ve Katmer, 2011). Ancak kimi çalışmalarda mesleki tutumun cinsiyet ile ilişkili olmadığı sonucu da bulunmaktadır (Saracaloğlu vd., 2004); (Bulut, 2009); (Hacıömeroğlu ve Taşkın, 2010). Saraç (2007), İlter (2009) ve Doğan (2013) tarafından yapılan çalışmalarda da öğretmenlerdeki mesleki tutumların kadın öğretmenlerde erkeklere göre daha yüksek çıktığını tespit etmiştir. Bunun nedenini, kadınların daha duygusal olması ve öğretmenlik mesleğine de duygusal yaklaşması olarak açıklanabilir. Buna karşılık Derman ise 2007 yılında yaptığı çalışmada mesleki tutum seviyesinin erkek öğretmenlerde daha yüksek olduğu sonucuna ulaşmıştır.
Sınıf başarısında öğretmenin eğitim düzeyinin rolü tartışması
Bu çalışmanın sonuçlarından biri de öğretmenlerin eğitim düzeyinin sınıf başarısını etkileyebilecek anlamlı bir farklılık oluşturmamasıdır. Ülkemizde öğretmen olabilmenin gerekliliğinin de sadece lisans mezuniyeti olduğundan katılımcılardan daha yüksek düzeyde eğitim seviyesi olanların ayrışamaması istatiski açıdan beklenen bir sonuçtur. Literatürde öğretmenlerin kendilerini mesleki anlamda geliştirdiklerinde etkili bir okul kültürü oluşturarak öğrencilere etkili bir eğitim ortamı sunduğu ve öğrenci başarısını arttırdığı sonucu vardır (Özdemir, 2002).
Öğretmenlerin eğitim düzeylerinin sınıf başarısını etkileyememe nedenlerinden biri öğretmen yetiştirme programı olabilir. Öğretmenin yetiştirilmesinde belirlenen kriterlerin gözden geçirilmesi ve güncellenmesi gerekebilir. Nesil yetiştiren öğretmenin daha nitelikli hale gelebilmesi için uygun yetiştirme biçimleri araştırılmalıdır. Görülüyor ki sınavla üniversiteye yerleştirilen öğretmen adaylarının başka aşamalardan da geçirilmesi gerekmektedir. Lisans eğitimini alan öğretmenin yine sadece sınava tabi tutularak atamalarının yapılması öğretmenleri standartlaştırmaya hizmet etmektedir.
Sınıf başarısında öğretmenin mesleki tecrübesinin rolü tartışması
Bu çalışmanın başka bir alt sorusunda yapılan araştırmada sınıf başarısının mesleki tecrübeye göre anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Literatüre baktığımızda Tai, Hu, Wang ve Chen (2012) öğretmen öz yeterliğinin yanı sıra tecrübenin de öğrencilerin öğrenme memnuniyeti ile güçlü bir ilişkisi olduğunu bulmuşlardır. Türkiye’deki çalışmalara baktığımızda daha önce de bahsedildiği üzere çoğu araştırma melseğe yeni başlamış ya da aday öğretmenlerin sahip olduğu yüksek öz-yeterlikten doğan bir öğretme arzusu ve öğrenci başarısnı arttırıcı tekniklere sahip olduğunu öne sürmektedir. Bu araştırmaya katılan öğretmenlerin çoğunu kıdeminin fazla olması literatürle ayrışan sonuçlar elde etmiş olmaya sebep olabilmektedir. Monk (1990) ise öğretmenin mesleki deneyimini eğitimsel üretim sürecinde önemli bir girdi olduğunu düşünür ve sınıf başarısını arttırıcı etkisinin olduğunu savunur.
Öğretmenin uzun süreler çalıştığı okullarda öğrenci başarısına etki ettiği ABİDE raporunda belirtilmektedir. Uzun yıllar öğretmenlik yapılsa da sıklıkla kurum değiştirmek öğretmen performansını düşüren etkenlerdendir. Öğretmenlerin sıklıkla yer değiştirmesi öğrenme sürecini bölmekte ve verimsizleştirmektedir. Bu çalışmanın örnekleminde bulunan özel okul öğretmenlerin atmaları her yıl yenilendiğinden sürekli bir yapı olan eğitim sistemini süreksiz bir hale getirmektedir. Öğretmenlerin aynı kurumda yıllarca çalışabileceği sürekli ortamlar hazırlamak eğitim politikalarının önemli hususlarından biri olmalıdır.
Sınıf başarısında öğretmenin mesleki tutumunun rolü tartışması
Mesleğe karşı olumlu ya da olumsuz tutumların yanı sıra; Ergun (1999), demokratik tutum sergileyen öğretmenlerin sınıf başarısında daha etkili olduğunu öne sürmüştür. Benzer şekilde Gürsoy da (2009) çalışmasında öğretmenlerin en çok demokratik tutum sergilediğini tespit etmiştir. Ancak Gürsoy bu sonucu öğretmenlerin görev yaptıkları okullarla ilişkilendirmiştir. Bu kapsamda demokratik okullarda görev yapan öğretmenlerin, daha demokratik tutum sergilediğini tespit etmiştir. Ryan (1979) ise öğretmenlerin mesleki tutum düzeylerinin düşüklüğünün, öğretmenlerin eğitim sürecinde birçok soruna yol açabileceğini ifade etmiş ve bu sorunlardan birinin düşük sınıf başarısı olduğunun altını çizmiştir. Hem cinsiyet hem öz-yeterlik özelindeki erkek öğretmenlerin tepkilerini daha çok ortaya koyduğu sonucu literatürdeki Shaukat ve Iqbal (2012)’nin çalışması ile benzerlik göstermektedir.
Öğretmenin mesleğine karşı takındığı tutumun yaptığı işi etkileyeceği aşikardır. Ancak işini yapan ile yapmayan öğretmenlerin eğitim sisteminde kontolünü sağlayacak bir mekanizmanın olmamaması araştırma sonuçlarını destekler niteliktedir. Kaldı ki mesleğine nesil yetiştirme gayesi ile bakan bir öğretmen ile sadece sınıfta bilgi aktarımı yapan bir öğretmenin öğrencilerinin aynı olması beklenemezdi. Öğretmenlik mesleğinin kutsiyetini anlamış bir öğretmenin öğretmenliğe karşı geliştirdiği tutum öğrencilerine fayda sağlayacaktır. Öğretmenlerin kariyer planlarının standart olması bu farklılıkların oluşmasına ya da farkındalık yaratmasına imkân sağlamamaktadır.
Sınıf başarısında öğretmenin öz-yeterlik inancının rolü tartışması
Sınıf başarısı ile öğretmen öz-yeterliğinin ilişkisinin de incelendiği analizde sınıf başarısını açıklayabilecek bir ilişkiye ulaşılamamıştır. Literatürde yapılan çalışmalar çoğunlukla öğrenci başarısı üzerinde yapıldığından, sınıf başarısının ele alındığı bu çalışmanın sonuçları ile çoğunlukla ters düşmüştür. Matematik öğretmenlerinin öğretim süreci için yüksek öz-yeterlik düzeylerinin öğrencilerin derse karşı tutumlarını, akademik başarılarını ve ders performanslarını olumlu etkilediği sonucu analizdeki sonuçlarla ters düşmektedir (Woolfolk vd., 1990; Smith, 2005). Ayrıca öz-yeterliği yüksek olan öğretmenlerin sahip olduğu sorumluluk duygusuyla öğrenci başarısında olumlu etki yapacağı literatürdeki bulgular arasındadır (Guskey, 2010; Francis-Seton,2011). Ekici (2013)’nin yaptığı çalışma sonucunda öğretmen öz yeterliğinin yüksek olması sonucu gelişen sorumluluk duygusunun öğrenci başarısında tek başına yeterli olmadığı bulgusuna yer verilmiştir. Başka bir ifade ile bu konu önemli bir değişken; ancak tek başına değerlendirmeye alınacak bir değişken değildir. Bu sebeple Ekici’nin bu çıkarımı bu analizin sonucu ile desteklenebilir. Yine başka bir çalışmada öz yeterliğin bilgi ve eylem arasında aracılık eden bilişsel bir yapıyı açıklamasından dolayı farklı değişkenlerle birlikte eylemlerin başarısını etkileyeceği öne sürülmüştür. Bunun sebebi aynı çalışmada öz-yeterliğin öğretmenlerin ödevleri ve etkinlikleri nasıl seçtiğini ve zorlukları ele alma çabalarını, azimlerini ve bazı duygusal tepkilerini de kapsadığından tek başına öğrenci başarısında fark ettirecek bir etkisinin olamayacağı yönünde gösterilmiştir (Prieto, 2003). Emre (2017) ortaokul öğretmenlerinin öz yeterlilik düzeylerini çok yüksek olarak tespit ederken, Daştan (2016) okul öncesi öğretmenlerinde öz yeterlilik düzeylerinin yüksek olduğunu tespit etmiştir. Toy (2015) ise sınıf öğretmenlerinin öz yeterlilik düzeylerini çok yüksek olarak tespit ederken, Korkut (2009) sınıf öğretmenlerinin öz yeterlilik düzeylerini yüksek olarak tespit etmiştir.
Literatürde öğretmenlerin öz-yeterlik algılarının öğrencilerin sosyal bilgiler benlik algıları arasındaki ilişkinin incelenmesi sonucunda; öğrencilerin sosyal bilgiler dersindeki başarı düzeyi ile öğretmenlerin öz-yeterlik düzeyleri arasında pozitif yönde ve güçlü bir ilişkinin tespit edildiği çalışmalar mevcuttur (Özerkan, 2007). Bu çalışma öğretmen öz-yeterliği üzerinde öğrenci katılımı, öğretim stratejileri ve sınıf yönetiminin bir fonksiyonu olarak bir çalışma yürüterek; erkek ve kadın öğretmenlerin öz-yeterlik etkileri arasında anlamlı bir fark bulunmadığını; ancak, erkek öğretmenler sınıf yönetimindeki kadın öğretmenlerden nispeten daha iyi olduğunu öne sürmüştür. Bunun nedeni olarak da, erkek öğretmenlerin genellikle sınıfta daha katı bir disiplini sürdürmeleri ve öğrencilerin yıkıcı davranışlarını kadın öğretmenlerden daha iyi kontrol edebilmeleri öne sürülmüştür.
Öz-yeterlik inancı ve mesleki tutumunun sınıf başarısındaki rolü tartışması
Öğretmenlerin mesleklerine yönelik tutumları ile öz yeterlilikleri arasındaki ilişki Gurney (2007), Mart (2013), Gunuc (2014), Rahimi ve Karkami (2015) ve Conner (2016) tarafından yapılan çalışmalarla da tespit edilmiştir. Bu çalışmalara göre öğretmenlerin mesleğine yönelik tutumlar, öğretmenlerin öz yeterliliğini etkilemektedir. Öte yandan Çakır, Kan ve Sünbül (2006), Kaya (2008) ve Çınar (2010) yaptığı çalışmalar sonucunda öğretmenlerdeki öz yeterlilik algısının cinsiyete göre farklılaşmadığını tespit etmiştir. Buna karşılık Ayarcı (2007) ve Yavuz (2009) ise öğretmenlerde öz yeterlilik algısının kadınlarda daha yüksek olduğunu tespit etmiştir. Bunun en önemli nedeni, kadın öğretmenlerin yüksek motivasyona sahip bir şekilde görevlerini sürdürmeleri olarak ifade edilmiştir.
Öğretmen niteliklerinin sınıf başarısındaki rolü tartışması
Öğretmenlerin sınıf başarısına etkisini ele aldığımız bu çalışmada ayrı ayrı baktığımız tüm analizlerde herhangi bir anlamlı bir farklılığa ulaşamazken, sınıf başarısını yordayabilecek öğretmen niteliğini de bulamadık. Bu nedenle öğretmenlere ait elimizde bulunan verileri kullanarak bir keşif yapabilme isteği ile kümeleme yöntemi kullanılarak öğretmenleri homojen gruplara ayırdık. Ayrılan bu gruplar arasında sınıf başarısını anlamlı şekilde farklılaştıran grupların varlığını keşfettik. Farklılık gösteren grupları oluşturan öğretmenlerin özelliklerini inceleyerek saptamalarda bulunduk. Bir tür veri madenciliği yaptığımız bu aşamada, birçok araştırmada verilerin sınıflandırılarak yapılan analizlerin yanında kümeleme yöntemin de kullanılması gerektiği tecrübesini yaşadık. Bu tür araştırmalarla eğitim alanında yeni bulgulara ulaşılabileceğine inanıyoruz. Günümüzde devlet ve özel okulda eğitim gören öğrencilerin verilerinin toplandığı merkezlerin araştırmacılara açık tutularak eğitimde 2023 vizyonunda yer alan hedefler doğrultusunda ilerlememizin olanaklı hale geleceğini düşünüyoruz.
SONUÇLAR:
Eğitim sisteminin girdisi ve çıktısı olan öğrenci, eğitim sisteminin organizatörü olan öğretmen ile eğitim sisteminin olmazsa olmazı olan mekânı sınıfta etkileşime girmektedir. Öğrenci başarısında öğretim tekniği, araç gereç vb. unsurların yanı sıra öğretmenlerin rolü oldukça büyüktür. Öğrenci başarısının yanı sıra başarısızlığının da araştırıldığı literatürde yine öğretmenlerin rolü ve nitelikleri öne çıkmaktadır. Öğrencilere uygun davranışlar kazandırarak sınıf başarı düzeyini artırmak için çabalayan öğretmenlerin bu yolda hem mesleğe karşı tutumlarının olumlu olması hem de öz-yeterliliklerinin yüksek olması bu süreci daha etkili kılmaktadır. Nitelikli bir eğitim-öğretim sürecinin yaşanabilmesi için öğretmen ve öğrenci davranışlarının birbiri ile uyum içerisinde olması önemlidir. Öğretmenin kendisini yeterli hissetmesi öğrencilerin de o dersle ilgili başarısını etkilemektedir.
Öğretmenlerin mesleklerine karşı tutumun olumlu ya da olumsuz olması öğrenme atmosferi olan sınıfı da etkileyeceğinden sınıf başarısında direkt olmasa dahi davranış yoluyla bu başarıya etki etmektedirler. Terzi ve Tezci (2007)’ ye göre mesleki tutum mesleki anlamda başarıyı da etkilediğinden bu başarının paydaşları olan öğrencilerin başarıları da etkilenmektedir. Bu bağlamda mesleki tutumu olumlu olan öğretmenler hem öğretmenlik mesleğini daha severek yapacak hem de öğrencilerinin başarısı için daha fazla çaba gösterecektir. Bu ilişkinin arkasında öğretmenlerin öğrencilerinin rol model olma yaklaşımı da yatmaktadır (Çetinkaya, 2009).
Matematik öğretmenleri ile matematik dersindeki başarıyı ilişkilendiren bu çalışma literatürde bahsedilen öz-yeterlik ve mesleki tutum ilişkisine analiz sonuçlarından elde ettiği verilerle katkı sağlayamamıştır. Ancak bu iki kavramın tek başına değil de farklı değişkenlerle sınıf başarısını arttırabileceği konusundan yapılmış çalışmalara destek noktası olabilecek niteliktedir, çünkü algılanan öz-yeterlik, olası durumlarla başa çıkmak için gereken eylem yollarını ne kadar iyi yürütebileceğine dair kararlarla ilgilidir.
Bu çalışma ile sınıf başarısının mesleki tutum düzeyi ve öz yeterlilik değişkenleri ile hem ayrı ayrı hem de birlikte ilişkisinin olmadığı görülmüştür. Bunun yanında, kadınların sınıf başarısı oranının erkeklerden yüksek olduğu, ancak öğretmenin tecrübesi ve eğitim düzeyinin, sınıf başarısı üzerinde bir etkisi olmadığı tespit edilmiştir.